On yıl önceydi. Bir yaz günü Yusuf Hebu ile birlikte Eyüp Sultan'a gidecektik. Hakikat Kitabevi'nin yayınlarından birer koli Namaz Kitabı, Kıyamet ve Ahiret kitaplarını satın alıp geç-mişlerimizin ruhu için Eyüp Sultan'da dağıtacaktık. Önce Piyerloti civarında arabamızı park edip Kaşgari Dergahı'nda namazlarımızı eda ettik. Daha sonra bir koliyi ben, birini de Yusuf Abi yüklendik... Aşağı doğru inerken önümüze çıkan insanlara hediye ediyorduk. Derken Eyüp Sultan Camii'nin avlusunda bulduk kendimizi. Namaz vakti değildi. Tenhaydı. Ara sokaklara ilerledik. Az ileride bir kahvenin önünde oturan birkaç kişiye namaz kitabı hediye ettik. İnsanların teşekkür etmelerine mest oluyorduk. Biraz ilerledik.. Arkamızdan biri geldi. Dedi ki: "Alın kardeşim benim namazla, kıyametle bir alakam olmadı olmaz da. İstemiyorum!.." Hediye edilen kitabı geri vermişti. Aldık ama üzülmüştük. Sokakta ilerliyorduk.. Lüks bir araba belirdi. Birkaç manevra ile önümüze park etti. Arabadan sarı saçlı modern görünümlü bir bayan indi. Etrafa bakındı.. Sonra öbür kapıdan sosyetik bir bayan daha.. İki de kız çocuğu. Yusuf ağabeye döndüm: -Abi bu bayana da kitap hediye edelim. Tükenmekte olan kolilerden namaz kitabı üstte kıyamet ve ahiret kitabı altta birer tane aldım. Yusuf abi biraz geride durdu. Tedirgin olarak sarışın bayana yanaştım. İçimden "Ya zılgıt yiyecek ya dua alacağız. Bakalım nasibimizde ne varmış" diye geçiriyordum. "Hanımefendi, bu kitabı kabul buyurursanız size hediye etmek istiyorum." Duraksadı. Güneş gözlüğünü çıkarttı. Yüzüme baktı. Elimdeki kitaplara gözü takılı kaldı. Rengi bembeyaz kesildi. Çok korktum. Yüzündeki hayret belirtisi: "Ya nasıl olur ama" diyordu. Arkadaşı da şaşkındı. Tedirginliğim iyice artmışken kadın dedi ki: "Beyefendi inanır mısınız? Ben namaz kitabı almak istiyordum. Eyüp Sultan'da bulabileceğimi söylediler. Kadıköy Moda'dan buraya bir namaz kitabı için geldim. Daha arabayı park eder etmez siz gelip bana namaz kitabı hediye ettiniz. O yüzden çok şaşkınım." Bu sözle Yusuf Abi ile ürperdik. İkimiz de şaşırmış gözlerimiz dolmuştu. Diğer bayan da: "Ben de bir tane rica etsem" dedi. Ona da hediye ettik. Her iki bayan da tekrar tekrar teşekkür ediyordu: "Allah sizden razı olsun. Çok teşekkür ederiz. Çok makbule geçti hediyeniz." Bir müddet üzerimizdeki şaşkınlığı atamadık. Biraz önce kahveden çıkan adam ne demişti? Hediye ettiğimiz kitabı geri vermiş: "Dinle imanla benim alakam olmadı, olmaz da" demişti. Aradan 10 dakika geçtikten sonra taa Moda'dan Eyüp Sultan'a kadar namaz kitabı almak için gelen bayanlara daha Eyüp'e adım atar atmaz biz namaz kitabı hediye etme şerefine nail olmuştuk. Nasip meselesi dedikleri böyle bir şey miydi? İnan Arvas-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00