Nasıl bu kadar merhametsiz olduk?

A -
A +

Ço­cuk­lu­ğum­da, ya­ni 65-70 yıl ev­vel, tek kat­lı ev­le­ri­mi­zin çev­re­sin­de ge­niş av­lu ve av­lu­lar­da ahır­lar, kü­mes­ler bu­lu­nur­du. Ora­da bir iki inek, mer­kep ve ta­vuk­lar bes­ler­dik. Ken­di sü­tü­mü­zü, yo­ğur­du­mu­zu, pey­ni­ri­mi­zi, ta­ze yu­mur­ta­la­rı­mı­zı sağ­lar­dık. İnek­le­ri­mi­zi şeh­rin dış ma­hal­le­le­rin­de­ki mey­da­na gö­tü­rüp ço­ba­na tes­lim eder­dik. Eşi­min o gün­le­re ait an­lat­tı­ğı bir ola­yı nak­le­de­yim. İne­ği tes­lim et­me sı­ra­sı 7-8 yaş­la­rın­da kü­çük kız kar­de­şi­ne ait­miş. Ama sa­bah uyu­ya­kal­mış. Oto­ri­ter ba­ba­sı­na söy­le­mek­ten kor­ka­rak, te­laş­la ine­ği alıp ço­ba­na tes­lim ye­ri­ne ge­tir­miş. Fa­kat ço­ba­nın çok­tan git­ti­ği­ni, mey­da­nın bom­boş ol­du­ğu­nu an­la­mış. Ba­ba kor­ku­sun­dan ine­ği ora­da bı­ra­kıp dön­müş. Kim­se­ye bir şey söy­le­ye­mi­yor ama ta­rif­siz bir kor­ku için­de. Hay­ret! Ak­şa­müs­tü, tam sı­ğır­la­rın ev­le­re dön­me­si es­na­sın­da ka­pı­da inek­le­ri bö­ğü­rü­yor. Kar­de­şi, şaş­kın­lık ve se­vinç­le ka­pı­ya se­ğir­tip, ine­ci­ği öpüp kok­la­ya­rak içe­ri alı­yor. Bal­dı­zın çok sır sak­la­yan bir ki­şi­li­ği var. Bu anı­yı tam el­li se­ne son­ra­sı, bir ve­si­ley­le her­kes ba­şın­dan ge­çen il­ginç ha­tı­ra­sı­nı an­la­tır­ken an­la­tı­yor. Ama o ine­ğin o saa­te ka­dar ne­re­ler­de ot­la­dı­ğı­nı, ak­şa­ma na­sıl eve gel­di­ği­ni ise hâ­lâ an­la­ya­ma­mış­tır. Ama şu bir ger­çek ki o dö­nem­de kim­se kim­se­nin ma­lı­na da­va­rı­na da­hi göz koy­maz. Yi­ne ge­çen yıl­lar­da bal­ko­nu­mu­za bir kuş da­dan­mış­tı. Et­raf­tan ta­şı­dı­ğı çer çöp ile yu­va ya­pıp yu­murt­la­dı. Za­ma­nı ge­lin­ce ga­ga­la­yıp yav­ru­su­nu çı­kar­dı. Yi­ye­cek­le­ri ağ­zı­na ka­dar bı­ra­ka­rak onu şef­kat­le bes­le­yip bü­yüt­tü. Za­ma­nı ge­lin­ce ona uç­ma­yı öğ­ret­ti. Yav­ru­su­nu bal­kon­dan uçu­ra­na ka­dar ora­da hep gü­ven­de kal­dı. Ni­ha­yet be­ni pek duy­gu­lan­dı­ran bir baş­ka ola­yı sun­mak is­ti­yo­rum. Bir za­man­lar Çan­ka­ya'nın Cin­nah Cad­de­sin­de tra­fik iniş ve çı­kı­şa açık­tı. Bu­ra­da cad­de or­ta­sın­da bir ke­di ölü­sü gör­düm. Ara­ba­lar çar­pıp ölü­mü­ne se­bep ol­muş. Ma­ale­sef bir­bi­riy­le ya­rı­şır­ca­sı­na öy­le sü­rat­li kul­la­nı­yor­lar ki... O ölü ke­di­nin ba­şı­nı bek­le­yen bir ke­di­nin du­ru­mu­nu, ha­yat bo­yu unu­ta­mam. Su­ra­tı öy­le asık, kaş­la­rı ça­tık, göz­le­ri âde­ta ağ­la­mak­lı, ta­rif­siz üzün­tü ifa­de eden çeh­re­siy­le san­ki ölü­nün ba­şın­da nö­bet tu­tu­yor­du! Sa­ğın­dan so­lun­dan hız­la ge­çen ara­ba­lar­dan âde­ta ha­ber­siz, ha­re­ket­siz­di. Ben bir hay­van­da bu den­li hü­zün ifa­de­si­ne hiç rast­la­ma­mış­tım. Ke­di­nin bu asil du­ru­şu kar­şı­sın­da on­la­rı gö­rüp hiç­bir şey yok­muş gi­bi sü­rat­le ge­lip ge­çen in­san­la­rın duy­gu­suz­lu­ğu­na esef et­tim. Et­ra­fa deh­şet sa­çan tra­fik ca­na­var­la­rı­mız­dan pek çok duy­gu­suz­luk ör­nek­le­ri yan­sı­yan in­san­lı­ğı­mız­dan utan­dım. Hâl­bu­ki hüc­re­den do­ku­la­ra, atom­dan kâ­ina­ta her şey­de mev­cut ve muh­te­şem pla­nı, ni­za­mı, il­mi, id­rak et­me ye­te­ne­ğin­de ya­ra­tıl­mış in­san; o den­li he­ye­can o den­li aşk ve duy­gu yük­lü ol­ma­lıy­dı. "Ya­ra­tan­dan do­la­yı ya­ra­tı­la­nı hoş gö­ren" şef­ka­te, sab­ra, te­va­zu­a, va­ka­ra sa­hip olu­şu ile "Ya­ra­tıl­mış­la­rın en mü­kem­me­li" ol­ma­nın du­ru­şu­nu sun­ma­lı. Bir iki asır ev­vel yur­du­mu­za ge­len tu­rist­le­rin, in­sa­nı­mı­zın me­lek­ler­den üs­tün ka­rak­ter­de olu­şu­mu­zu öve öve bi­ti­re­me­dik­le­ri­ni oku­yo­rum da, bu­gün ufa­cık ço­cuk­la­rı, ana-ba­ba­la­rı kat­le­den, or­man­la­rı ya­ka­rak mil­yon­lar­ca can­lı­yı yok eden "hay­van­dan da­ha aşa­ğı" in­san­la­rın na­sıl ye­tiş­ti­ril­di­ği­ne hay­ret edi­yor, bo­şa gi­den emek­le­re ya­nı­yo­rum. Ba­ba­mın, mer­kep üze­rin­de­ki hey­be­nin yü­kü bi­raz faz­la olun­ca ona kı­ya­ma­yıp bin­me­di­ği­ni ha­tır­lı­yo­rum. Yi­ne yol bo­yu yol­da gör­dü­ğü taş­la­rı, üşen­me­den yol ke­nar­la­rı­na atar, "Ev­la­dım, bu­ra­dan ge­çen in­san­la­rın aya­ğı in­cin­me­sin, se­vap­tır" der­di. Yi­ne bir se­fe­rin­de bah­çe­ye dik­ti­ği fi­dan­lar­dan bi­ri­nin ku­ru­du­ğu­nu gö­rün­ce üzün­tü­den gö­zün­den yaş gel­di­ği­ni, bir ke­re­sin­de eli­ne al­dı­ğı bir mey­ve­yi he­ye­can­la sey­re­der­ken "Hey ya Rab­bi?" di­ye hay­ran­lı­ğı­nı ifa­de eden hay­kı­rı­şı­nı gör­müş­tüm. Bi­ze la­yık "me­lek­ler­den de üs­tün" de­ni­len vas­fı­mı­zı ko­ru­ya­ma­yıp na­sıl bu hâ­le gel­di­ği­mi­ze şa­şı­yor, kah­ro­lu­yor, ya­nı­yo­rum. Opr. Dr. E. İl­han Ol­gay-An­ka­ra > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.