Ne günlere kaldık ey Gazi Hünkâr!..

A -
A +

Son günlerde yine dört bir yandan dine saldırılar başladı... Kimi teravihe, kimi ramazanın yaz gününe denk gelmesine, kimi bilmem neye kafayı takmış durumda. Allah ıslah etsin, Müslümanları da bu bozuk fikirlerden muhafaza eylesin diyerek tarihe bir not düşmek istiyorum. Efendim, İslam'ın naklî ve aklî ilimlerini tahsil etmemiş iken, kendini müftü yerine koyarak fetvalar veren bir gazeteci, yıllarca usanmadan her ramazan öncesi yazdı: "Ramazan geliyor, çok Kur'an okumalıyız. -Buraya kadar doğru.- Fakat manasını da anlamalıyız. Onun için meal okumalıyız. M. Hamidullah mealini tavsiye ederim." İnsanımız da maalesef günümüzde "din âlimi" görmediğinden, gazeteciyi âlim sanıyor. Efendim, Osmanlı'nın sonuna kadar meal yoktu. Çünkü, medreseyi bitiren, Kur'an-ı kerimin orijinalini anlar ve yanlış anlamayacak itikadî bilgiye sahip olurdu. Âyet-i kerimeye yanlış mana vermenin küfür olacağını iyi bilirdi. 1960'lı yılların başında bu Hintli Hamidullah, İstanbul Üniversitesinde ders verirdi. Çokça Beyazıt Camiinde olur, zâhit gibi yaşardı. "Ehli bid'atin mütedeyyini, insanı hem şaşırtır, hem aldatır" buyurulmuş... Onun "İslam Peygamberi" kitabını o zamanlar ilahiyatçılar tercüme etmişti. Kitapta, İsrâ suresi inkâr ediliyor, Mi'racın rüya hâli olduğu yazılıyordu. Kendisine camide sormuştuk: -Hocam, Mi'racın rüya halinde olduğunu yazıyorsunuz. Bu, Ehl-i sünnet itikadına göre yanlış değil mi? Cevap enteresandı: -Ben Ehl-i sünnet değilim ki... Ben İsmailî'yim. Bu mezhep Hindistan'da yaygındır. Birkaç sene evvel Amerika'da ölen bu kimse için söz konusu gazeteci ile aynı gazetede sütun komşusu olan ve vekilliği döneminde hayli polemiğe sebep olan bir bayan yazar: "Dünyanın Güneşi Battı" diye yazılar yazdılar. İşte bunların güneşi Hamidullah'ın inancı ve mezhebi bu. Bu bayanın babası ilahiyat profesörü olup onun kitaplarını tercüme edenlerin ekolündendir. Efendim, demem o ki, Osmanlı sonrası, önce dinî faaliyetleri askıya aldılar. Din âlimlerini tutuklayıp astılar. Şanlı mazî ile bütün bağlarını koparttılar. Sonra bu konuda denetlemeyi biraz serbest bıraktılar. Lakin memlekette âlim bırakmadıkları için, Anglo-Siyon toplum mühendisleri, din cahili bırakılan, fakat dine susamış insanların çoğunu, kâzip (yalancı) şöhretlerin arkasından gitmeye yönlendirdiler. İnsanımızın çoğu böylece, İslam âlimlerinin, "bugüne kadar ilacı bulunamadı" buyurdukları cehl-i mürekkebe sürüklendi. Yaşar İmeci-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.