Ne güzel günlerdi o günler

A -
A +

“Şartlarından biri de geri kitap götürmemekti. Kalanları da ücretsiz dağıtıp dönerdik”

 

 

 

Dünkü hatıramı anlatmaya bugün de devam ediyorum... Benim arabasıyla hizmet etme teklifime dedi ki: “En az 5 kutu kitabı dağıtma sözüne seni Türkiye’nin bir ucuna götürürüm. E bir de 4 kişiden aşağı yola çıkmam. Veee geriye de bir tane kitap taşımam veee yeter ki pazar akşamı döneceğimiz mesafede olsun… Benzin ve yiyecek masrafları benden, konaklama cami yanında bir parkta veya benzincide...”

 

Ben de “Bu şartlar olur veya olmaz o beni ilgilendirmez” dedim gülerek. Arkadaşlarımı aradığımda tanıdıklarımı devreye soktuğumda “siz gelin bakarız bir hâl çaresine” derlerdi. Her defasında da müsait 4 kişi bulunurdu… Giderdik önce sanayilerde pazarlarda dolaşıp satmaya çalışırdık. Geri kalan olursa çağıran arkadaşım alma gücü varsa alırdı yoksa kendi aramızda bir şekilde kitap parasını çıkarırdık. Şartlarından biri de geri kitap götürmemekti. Kalanları da ücretsiz dağıtıp öyle dönerdik… Böylece, İstanbul-Ankara-Safranbolu-Kayseri-Konya-Bursa-Muğla-Burhaniye-Manisa-Isparta-Burdur-Afyon-Aydın ve çevresinde ulaşmadık tanıdık bırakmadık… Bu çalışma iki sene sürdü…

 

Tabii bu makasın bir ucuymuş ne bilelim… Böyle bir seyahatte tanıştığımız Safranbolulu emekli astsubay İsmail Bey de askerî öğrenciyken Şirinyer’in suyunu içmiş... Rahmetli emekli Uğur Albay, emekli astsubay adaşım ve arkadaşı TCDD müfettişi rahmetli İhsan abinin ekmeğini yemiş, çayını içmiş… Arkadaşı itfaiyeci Ramazan ve eski tanıdıklarımızı vesile edip seyahate çıktık… Burdur’dan oraya taşınmış yurt müdürüm Ali İhsan Bey oraya gitmemize vesile… İşte bir avuç insan… Öyle bir çekim ki bu elinde değil, insanlar buluyorlar birbirlerini… Ne güzel günlerdi o günler... Her şey zamanında… Böyle bir niyet, gençlik enerjisi ile birleştiğinde sinerjiye dönüyor… O günler nerede artık… Evet bitti kalmadı derken yine bir dükkân yine çay ikram edenler yine kitap okunmasına vesile olanlar oluyor şükür… Demek ki makas misali açıldıkça birbirinden uzaklaşan uçlar bizi aldatıyor ama aldatmasın. Uzaklaşan uçlar odaklanılacak nokta, nirengi noktası aynı noktadan perçinlenmiş saplar… Esasında uçların ufak hareketi az bir açıklığı yetiyor… Ufak hareketten sonra ilk kesim başlayınca aynı açıyla kumaşa tutulursa ve sonra sabit hızla itilirse uçlar oynamasa da kesmeye devam ediyor... İşte istikamet… Ne güzel ne güzel…

 

     Osman Öztürk

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.