"Ne olur beni affedin!.."

A -
A +

"Benim annem babam da namazında niyazında insanlar. Verin elinizi öpeyim de beni affedin..."

Babam adliyeden emekliydi. Kur'an-ı kerim öğreneyim diye beni ilkokula iki yıl geç gönderdi. Kendisi de boş durmamak için Diyarbakır'da Kazancılar semtine yakın bir mescitte özel imamlık yapmayı kabul etmişti. Ben 1950 senesine kadar babamın yanında Kur'an öğrendim. Öyle oldu ki rağbet görerek talebe sayısı 80'e çıkmıştı... Bir gün mescide iki adam geldi. "Karakola gideceğiz, hakkında şikâyet var!" dediler. Ben çok korktum. Çünkü 1950'den önce birçok imam cezalandırılıyordu. Hatta idam edilenler olduğu söyleniyordu... Babam onlarla giderken elini tutup ağlamaya başladım. Sivil polisler "sen de gel ağlama" dediler. Babamla birlikte çarşı karakoluna gittik. Komiser babama dedi ki:
-Hoca efendi, sen devletten izin almadan Kur'an dersi veriyormuşsun, doğru mu?
Babam hiç çekinmedi:
-Komiser Bey, ben çocuklara fahri yani gönüllü olarak öğretiyorum. Karşılığında da hiçbir ücret almıyorum, sorabilirsiniz.
-Bak bu seferlik bir şey demiyorum ama devam edersen karışmam ona göre.
Babam tabakasından bir sigara çıkartıp yaktı. Dumanını vapur bacasından üfler gibi üfledi. Komisere bakarak sordu:
-Siz nerelisiniz komiserim?
-Ne yapacaksın? Uşak'ın Banaz ilçesindenim.
-Biliyor musun, biz Afyon Kocatepe'den düşmanı denize dökmek için harekete geçtik. Bölgeyi kurtara kurtara Banaz'a kadar geldik. Yunan askeri kaçarken köyleri yakıp yıkmıştı. Biz bir köyde çuvallara doldurulmuş Mushafları gördük. Bazıları yakılmıştı. Bazılarını da yakmaya fırsat bulamadan gitmişlerdi. Yanan evlerin içine girip yanmamış Mushafları Allah'ın kelamı yazılı diye kurtardık.
Komiser şaşırmıştı:
-Yani siz ta Diyarbakır'dan Uşak'a kadar geldiniz, vatanı kurtardınız öyle mi?
-Kurtardık ama neye yarar ki? Biz Yunanlılar yakmasın diye kurtardık, esas din düşmanları bizim idarecilerimizmiş. Kur'an'a düşmanlarına hakkımı helal etmiyorum.
Komiser vicdanlı adammış. Ağlamaklı ses tonuyla cevap verdi:
-Hocam ben ne yapayım? Devletin emirleri böyle, nasıl karşı geleyim? Benim annem babam da namazında niyazında insanlar. Verin elinizi öpeyim de beni affedin. Bundan sonra size hiç müdahale etmeyeceğim, ne ben seni çağırdım, ne sen buraya geldin... Unut gitsin...
Bizi hürmetler ederek gönderirken gözlerinden sicim gibi yaş akıyordu.
1950 seçiminde bunlar kaybetti de millet bunlardan kurtuldu şükürler olsun.
Ceyhun Narin-İzmir

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.