Kollarımın taşımakta zorlandığı iki market poşetiyle apartmanın giriş katında asansör bekliyordum. Ağrıyan kollarımı bir nebze dinlendirmek için poşetleri kısa bir süreliğine yere bıraktım ki, aniden bir gürültü koptu. Daire dışından da duyulan kavga sesi daire kapısının açılmasıyla dışarıya taştı. Bir aile içi şiddete gözlerim şahit olmasın diye kafamı öne eğerek bakmamaya çalışıyordum. Evin oğlunun, kız kardeşine bağırtısı ve küfürleri duvarlardan dönerek sanki yüzüme çarpıyordu. Duymak zorunda kaldığım ve lügatimde yer almayan o sözleri işittikçe yüzümü kızartıyordu. -Haydi asansör! Ne kadar da yavaşsın? Kurtar beni bu durumdan, haydi! Çok ağır ilerleyen ışıklarına bakarak, içimden asansöre söylenirken; kardeşini döven kızgın ağabey de o an içeri girdi ve ses kesildi. Rahatladım: -Oh be! Kavga bitti. Fakat bu sevincim çok sürmedi. Genç, elinde hançer gibi bir bıçakla tekrar ortaya çıkmasın mı? Aman Allahım! Gözleri dönen ağabey, anlaşılan kan dökme niyetindeydi. Anne-kız, çığlık çığlığa kurtulmaya çalışıyordu. Ben ise şaşkınlık ve korku içinde hâlâ asansör bekliyordum. Elinde bıçakla, bir anda bana dönen adamın suratında sanki mücessem şeytan gördüm. Korkuya teslim olmuş bir vaziyette, geri adım atmaya başladım. Gözüm elindeki bıçağa takılmıştı. Asansör hâlâ gelmemişti. Arkamı dönerek, apartmanın arka kapısını kaçış yolu olarak kullanmak istedim. Koşarak, bir kat aşağıya inip bodrumdan kendimi dışarıya attığım anda adamın eli de başörtüme yapıştı. -Bırak beni! Manyak mısın sen, ne istiyorsun benden? İkazlarıma sadece küfürle karşılık veriyordu. Eşarbımdan başlayıp hayata dair her şeye küfür ederken, ağzından tükürük yağıyordu. Kudurmak bu olsa gerekti. Güçlü eliyle ensemden öyle bir sıktı ki, olduğum yere acı ile diz çöktüm. Vücudumdaki tüm kuvvet çekilmişti. Hıçkırarak ağlıyor ve beni bırakması için yalvarıyordum. İnsafa gelir düşüncesiyle, ayaklarına kapanıp yalvaran gözlerle yüzüne bakıyordum. -Bırak beni ne olur? Meğer ortalık ana baba gününe dönmüş. Etrafımıza toplanan kalabalık da, onu ikna etmeye çalışıyordu. Benim çaresiz yakarışlarım ve etraftaki insanlar, onu sanki daha da çıldırtıyordu. Vahşi bir yaratık gibi kükreyerek elindeki bıçağı boğazıma dayadı. Tam o an, içimdeki korkular mutasyona uğradı. Hayatım keskin bir bıçağın ucundaydı ve her an sona erebilirdi. Yalvarmaya devam ettim: -Ne olur kıyma bana? Ben sana bir şey yapmadım. Çocuklarım var, onları annesiz bırakma!.. Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00