Nedir senin tüfeğinin ayarı asker?

A -
A +

Ben kim yerinde siperi görmeye kim boyunca kum torbası arkasında boy göstermeye gidiyor muhabbetine girmeyeceğim. Ben kırk yıl önceki askerlikle kırk yıl sonraki arasında hiç mi bir şey değişmez? Ona şaşkınlığımı bir askerlik anımla dile getirmek istiyorum. Hiçbir şey değişmez mi kırk yılda? Bir yanlışlık yok mu bu işte? Aksine, her şeyin olmasa bile, birçok şeyin değişmiş olması gerekmez mi? Ben de şaştım bu işe! Kırk yıl önce tanıdığım bir insanın, bir adım bile ilerlemeden, kırk yıl önceki yerinde saydığını görmek nasıl şaşırtıyorsa beni, ordumuzda bireysel de olsa kırk yıl önceki ihmallerin aynen tekrar ettiğini öğrenmek öylesine şaşırttı ve üzdü beni. Kırk yıl öncesini anlatayım ben size önce: Yıl 1969... Ağrı 12. Tümen Muhabere Taburunda yedek subay teğmenim. Aylardan Mayıs... Bir akşam Tabur Komutanı Yarbay'ın odasında toplandık. On dört aydır görev yaptığım bu taburda, tüm subaylar olarak ilk kez toplanıyorduk "Komutanın makamı"nda. Önemli bir durum var demekti bu. "Arkadaşlar!" diye hitap etti ilk kez bize komutan: "Haber aldığımıza göre, Kara Kuvvetleri Komutanı Erzurum'a gelmiş. Birlikleri denetliyor, en çok da EM-1'lerin ayarı üzerinde duruyormuş. Erzurum'dan sonra buraya da gelecekmiş. Ne yapalım, nasıl yapalım? Toplanmamızın gayesi bu." Tabur Komutanı Yardımcısı Kıdemli Binbaşı aldı ilk sözü: "Devre arkadaşlarımdan edindiğim istihbarata göre, Komutan erlere: "Tüfeğinin ayarı ne asker?" diye soruyormuş. Asker buna cevap verebiliyorsa, mesele yok; veremiyorsa, çok fena haşlıyormuş subayları." Bizim bölük komutanı Osman Yüzbaşı söz istedi: "Komutanım! Yarından tezi yok, başka her işi bırakalım, yalnızca M-1 (Em 1) lerin ayarını yaptıralım." İsteği üzerine, başka bir bölük komutanı olan Kıdemli Üsteğmene verdi sözü Komutan: "Komutanım!.. M-1'lerin ayarı, sanıldığı gibi, kolayca yapılamaz. Hedefe en az 8-10 kez atış yapılacak ki, üç sağa mı, beş sola mı, iki aşağı bir üste mi olduğu tespit edilebilsin. Biz şimdi, böyle bir işe başlasak, bir aydan önce bitiremeyiz. Erzurum'da denetleme yapan Komutan, en geç bir hafta sonra buradadır. Şimdiden gerekli önlemi almazsak, okkanın altına gideriz hepimiz!" "Nedir gerekli önlem?" "Bundan önceki birliğimde de benzer bir denetleme oldu. Komutan gelmeden, durumu öğrenince, her erin silahının içine: "3 aşağı, 5 sağa", "4 yukarı, 2 sol" gibi formüller yazıp yapıştırdık. Bunu da her ere ezberlettik. Komutan gelip de: "Asker, nedir senin tüfeğinin ayarı?" diye sorunca, asker hiç tereddüt etmeden: "3 aşağı, 5 sağ komutanım" diye haykırınca, askerin sözü ile silahta yazılı formül de aynı çıkınca, komutan çok memnun oldu; teşekkür etti her birimize. Bence, burada da aynı şeyi yapalım." Tabur Komutanımız Yarbay'ın, bu önersine kesinlikle karşı çıkıp: "Sen ne diyorsun üsteğmen? Bu düpedüz üstlerimizi aldatmak, kandırmak, yanıltmak demektir ki, böyle bir hileye asla evet diyemem ben." diyerek üsteğmeni bir güzel haşlayıp yerin dibine sokup çıkaracağını boşuna bekledim. Aksine... "Üsteğmenin teklifi gayet uygun... Her subay, bölüğünün ve takımın bütün erlerine, birer formül yazıp versin. Bunlar silahların içine güzelce yapıştırılsın. Ve her asker, bu formülü ezberlesin!.." demesin mi? Şaka gibi geldi bana. Ama baktım, iş ciddi... Söz istedim: "Gerçekten böyle bir şey yaparsak, çok yanlış bir iş yapmış oluruz." "Neden yanlış oluyormuş teğmen?" Devamı yarın Hüseyin Erkan/ Dilem Yayınevi -İst. Not: Rumuz BM, evlilik yıldönümünüzü tebrik ediyoruz. Ama hatıranız haftaya:) Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.