"Niçin ağlıyorsun dedeciğim?.."

A -
A +
"Galiba yaşıma göre daha olgun görünüyordum. Okulda arkadaşlarımın bana daha bir saygılı davranması sebebiyle bu duyguya kapıldım. Bu kadar sevincin yanında bir de müthiş bir üzüntü başlamıştı bende. O da bu kitapları hazırlayanları dünya gözüyle görememek..." Haylaz bir öğrenciydim. Ailemi üzüyordum. Dedem ve anneannem bir başka şehirde yaşıyorlardı. Dedem, eğitimimi devam ettirmek için yanına çağırdı. Gidiş o gidiş. Burada sadece şehir değil kendimi de değişirken buldum. Nedeni mi? Ben de bilmiyorum. Ama bakın neler oldu? Anneannem hemen her gün dinî kitaplardan da bir şeyler okumamı istiyordu. Kıramıyordum. Ona okurken ben de okumuş oluyordum. Hepsi geçmiş yıllara ait Türkiye Gazetesi takvimleri idi. Her akşam onların hatırı kalmasın diye okurken farkında olmadan sinirlilik halinin azalmaya başladığını gördüm. Artık olur olmaza sinirlenmiyordum. Derken bu okuma işi beni iyice sardı. Tavan arasında eski ihtilal günlerinde sakladıkları kitaplar varmış. Kutular içinden çıkartıp okurken sanki hazine bulmuş gibi sevinmiştik. Derslerden arta kalan zamanlarımda bu kez kendi isteğimle bu kitapları okumaya başlamıştım. Bildikçe ve öğrendikçe sanki daha ağırbaşlı oluyordum. Delişmenliğim cehaletten mi kaynaklanıyordu bilemiyorum. Hem yaşantımda hem dünya görüşümde hem geleceğe bakışımda büyük değişim yaşadım. En önemlisi de huzur denilen o mükemmel duyguyu tatmaya başlamıştım. Bende büyük bir huzur ortamı oluştu. Tabii derslerimde de çok başarılı olmaya başladım. Bir gün verilen bir ödevi hazırlarken faydalandığım Tam İlmihal kitabı, o günden sonra hep müracaat kitabım oldu. Hatta o kadar ki yayınevine teşekkür eden, müellifine de hürmetlerimi arz eden bir mektup yazdım. Bu arada teyzemler iki çuval dolusu okunmuş gazete göndermiş dedemlere. Kaderin cilvesi olmalı ki hepsi Türkiye Gazetesi. Ve hepsi bu gazetenin orta sayfası. Bu sayfada yer alan "Bir Bilene Soralım" köşesini özellikle kesip ciltletmek üzere biriktirmeye başladım. Artık dersten arta kalan zamanlarımda bu konularla uğraşıyordum. Galiba yaşıma göre daha olgun görünüyordum. Okulda arkadaşlarımın bana daha bir saygılı davranması sebebiyle bu duyguya kapıldım. Bu kadar sevincin yanında bir de müthiş bir üzüntü başlamıştı bende. O da bu kitapları hazırlayanları dünya gözüyle görememek. Ne çok arzu ediyordum. Ah kuş olup uçsam da İstanbul'a gitseydim. O mübarek beldeleri gezip o kıymetli insanları görseydim. Bu hasret içimde her gün daha bir iştiyakla büyüdükçe büyüyordu. Ama eğitim hayatı, gurbetlik ve diğer mecburiyetler bu hasrete engel oluyordu... Bir gece enteresan bir rüya gördüm. Rüyada dedem hıçkıra hıçkıra ağlıyordu: -Niçin ağlıyorsun dedeğiciğim? -Babamı kaybettim. Babam vefat etti... Ona ağlıyorum. Sıkıntılı bir halde kan ter içinde korkuyla uyandım. İçime bir ateş düştü. Dedemi aramalıydım. O gün mutlaka dedemi aramalıydım. Ama o gün enteresan bir haberle sarsıldım. Türkiye Gazetesi'nde "Büyük İslam Âlimi"nin ahirete irtihal ettiği haberi yayınlanmıştı. Dedemin, "babam" diye kast ettiği bu kitapların yazarı mübarek zat, ebedi dünyaya göç etmişlerdi. (Rahmetullahi teala aleyh.) Artık onun ve öğrencilerinin çıkardığı bu kitapları, bu yayınları ve Türkiye Gazetesini okumak benim hayatımın ayrılmaz bir parçasıydı. Elhamdülillah şimdi Türkiye Gazetesi'nin abonesiyim. Evimde din kitabı olarak sadece Hakikat Kitabevi'nin yayınları mevcut. Bu kitapları hazırlayanlara, emeği geçenlere, yayanlara beş vakit duacıyım. Cenabı Hak hepinizden razı olsun. Hatırama burada son verirken huzur bulmak isteyen herkese bu kitapları ve bu yayınları okumalarını samimiyetle tavsiye ediyorum. > Hüseyin Akın-Antalya Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.