“O biliyor da sen niye bilmiyorsun?”

İstanbul’dan Almanya’ya gidişimi ve orada duyduğum bir cümle ile hayatımın geri kalanını sorguladığım hatıramı yazmaya bugün de devam ediyorum...

 

Almanya’da iken çalıştığım fabrikada personel işlerine bakan Albrecht Maass’ın benim Türk vatandaşı olduğumu öğrendiğinde söylediği o cümleyi hiç unutamıyordum:

 

“Türkiye’de bir Kayseri şehri var. Güzel bir şehir ama onu güzel yapan yanındaki başı dumanlı Erciyes Dağı’dır...”

 

Bir Alman benim ülkemi bildiği hâlde ben ülkemden nasıl bu kadar habersiz yaşıyordum? Daha sonra kendimi yargılamaya başladım. “Ben insan kılığında iki ayaklı bir zavallıyım” dedim ve bu zavallılıktan kendimi kurtulmak için günlerce düşündüm.

 

Sonuç olarak “okuyup öğrenmeye” karar verdim. Bulduğum her kitabı okuyordum ama bunu yeterli bulmadım. Sonunda, yurda dönüp okul dışından sınavlara girerek üniversiteyi de okumaya karar verdim. Bu düşüncemi gerçekleştirmek için kazancımı biriktirerek İstanbul’da bir yatırım yapmayı planladım.

 

Yurda döndüğümde İstanbul, Şehremini Uzun Yusuf Mahallesinde 160 metrekare arsa üzerinde, geniş cepheli, iki katlı ve her katta iki ailenin oturduğu eski bir ev aldım. Evin bir bölümünde anne ve babam oturdular. Diğer bölümlerini de kiraya verdim. Bu kirayla geçimimi sağlayıp okumaya devam edecektim. Derslere sıkı çalışabilmem için İstanbul’un yoğunluğundan kaçıp hiç tanıdığımın olmadığı Malatya’ya gittim... Malatya’da bir ev kiralayıp derslere çalışmaya başladım...

Süngerin suyu içine çektiği gibi kitaplara gömüldüm. Kitapları yalnız sınıf geçmek için değil, öğrenme maksadıyla okuyordum. Sabahleyin saat 07.00’de derse oturup saat 13.00’e kadar çalışıyordum. Saat 13.00’te hem yemek yiyor hem de radyodan haberleri dinliyordum. Yemekten sonra bir saat kadar çarşıya çıkıp hava alıyor hem de günün ihtiyaçlarını temin ediyordum. Akşam yemeği için verilen aradan sonra saat 23.00 veya 24.00’e kadar çalışıyordum. Bu çalışmaları bir kurala bağladım. Her dersi ciddiye alarak okuyordum. Ders çalıştıktan sonra kitabı kapatıp özetini anlatıyordum. Bu da yetmedi, her kitaba bir defter ayırdım. Bu defterlere her dersin özetini sırayla yazıyordum... DEVAMI YARIN