Allah devletimizden razı olsun. Büyük devletlere yakışır tarzda organizasyonlar kuruyor. Kurulan organizasyonlara önayak oluyor. Devletimizin itibarı sebebiyle her gittiğimiz yerde gerçekten hatırı sayılır bir karşılama görüyoruz. -Kimsiniz? -Türkiye'den geliyoruz. -Hoş geliyor... Sefa getiriyor... Sarılıp kucaklıyorlar. Gözleri dolu dolu oluyor... Onlar bizi bekleyen, artık sömürülmekten bunalmış insanlar. O kadar yoksullaştırılmışlar ki dağıtılacak bir kilo kurban eti, bir kg toz şeker veya bir tişört, bir ayakkabı gönüllerini almaya yetiyor. Bizlere çok basit gelen birçok şey, buradaki müminler için çok lüks olmaktan öte inanın hayal sayılıyor. Çehrelerine baktıkça Hazreti Bilal "radıyallahü anh" efendimizi hatırlıyorum. İnanılmaz bir duygu şu Afrika gezisi... Görevli de olsak aslında gönüllü olan yedi arkadaştık. Havalimanında buluşup tanıştık. Uçağımız sabaha doğru Çad'ın başşehri N'Djamena'ya indirdi bizi. Bir gece kalacağımız otele gittiğimizde cirit atan kocaman kara böceklerden ürperdik. Çad'dan sonra Kamerun'a da geçecektik. Bazı arkadaşlarımızın Kamerun vizeleri yoktu. Büyükelçiliği ziyaret ettik. Vizelerimizi onaylattık. Çad'da başkentin merkezinde büyük bir Fransız askerî üssü var. Bu aslında birçok şeyi anlatıyordu. Orada yetimhaneleri falan ziyaret ettik. Götürdüğümüz hediyeleri insanlara dağıttık. Bayramda nasıl seviniyorlardı. Bayram namazını Çad'da Merkez Camiinde kıldık. Kesim merkezinde bir ineğin kaç kişiye ulaştığını sorduk. Ortalama 70 aileye ulaştığını belirttiler. Burada aileler çok çocukluydu. Her ailede 10 kişi olduğunu hesaba katarsak bir büyükbaş hayvan yaklaşık yediyüz kişiye ulaşıyordu. Yalnız Kamerun'daki Müminlerin daha bilinçli olduğunu gördüm. Bizler Kamerun'u daha çok futbolu ile biliyoruz. Ama Kamerun çok daha farklı... Birkaç gün göz açıp kapanıncaya kadar geçivermişti. Bir gönüllü olarak gittiğim Afrika'dan dönerken ülkemde meğer ne kadar rahat ve huzur içinde yaşadığımızı fark ettim. Meğer bizler ne kadar zenginlik içinde yaşıyoruz. O günden beri evimde bir lokma ekmeği çöpe atacak olsam, bir lokma ekmek için elini boyunlarını büküp zeytin karası gözleriyle avuçları havada bekleşen aç çocuklar geliyor gözlerimin önüne. Bu yardım ziyaretiyle ülkemin değerini anladım. İsrafın vebalini anladım. Muhtaç olmak nedir onu anladım. Rabbim kurbanlarımızı ve o insanlara yapılan hayırları kabul etsin. Amin... İsmail Özdemir-Kayseri Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00