"O da senin gibi aceleciydi!.."

A -
A +
"Şimdiki gibi kolay değil işler... En az iki aylık bir süreç... Bizim genç heyecanlı... Yerinde duramıyor... Ya kızın ailesi vazgeçerse... Şu işi bir an önce halletmeli... Nereden de kayboldu şu nüfus kağıdı? Olacak iş mi?.." Kara sevdalı gencin, kayıp nüfus cüzdanı için önce muhtarlığa gidip ikametgâh ilmühaberi alması lazım... Ama ne çare ki muhtarlık kapalı... Mesai saatinde ne iş? Öfkeden deliye dönecek... Sağa sola bakınmış. "Nerede ya bu muhtar?" demeye başlamış. Hemen az ileride bir bakkal çıkıp cevap vermiş: -Evlat, sakin ol... Muhtar cenazeye gitti. Bir yakını vefat etmiş. Bu heyecanlı hikâyeyi anlatan matbaadaki ihtiyar, tek gözüyle bakıp bana gülümsedi: -O da senin gibi düğünü için acele ediyordu... Cevap verdim mecburen: -Kusura bakma benim acelem başka. Ben davetiyeleri bastırmak için geldim. Yoksa düğün günümü bile biliyorum. -Bilinenler bilinmezden azdır evlat... Yarına çıkacağına garantin var mı? Hele kabaran nefsini bastır da, dinle hikâyeyi... Delikanlı ertesi gün mesai başlamadan damlamış muhtarlığa... Biraz sonra da gelmiş muhtar... Bakmış ki kapıda bir delikanlı. Yerinde duramıyor: -Hayırdır arkadaş nedir bu telaşın? -Evleneceğim muhtar amca. Ama nüfus kâğıdımı kaybettim. Acelem var. Dün geldim cenazen varmış. Başın sağ olsun da, bana bir ilmühaber lazım. Muhtar mırıldanmış: "Dün toprağa verdiğimiz rahmetli de çok telaşlıydı... Şimdi sessiz sakin yatıyor toprak altında." -Efendim? Bir şey mi dedin? -Yok evlat... Hazırlıyorum evrakını... Soyadını bir daha söyler misin? Muhtar, gencin adına soyadına göre ilmühaberi vermiş. Nüfus müdürlüğüne gitmesini söylemiş... Tabii o yıllarda internet nerede? Bas tuşa al çıkışı... Yok öyle kolaylık... Müracaat bilgileri alınacak. Bu bilgiler nüfus kütüğünün kayıtlı olduğu şehre postalanacak. Orada incelenip onaylanacak. Sonra o bilgiler tekrar postayla buraya gelecek... En az iki aylık bir süreç... Bizim genç heyecanlı... Yerinde duramıyor... Ya kızın ailesi vazgeçerse... Şu işi bir an önce halletmeli... Nereden de kayboldu şu nüfus kâğıdı? Olacak iş mi?... Yalvarmış nüfus müdürlüğündeki memure hanıma: -Ablacığım bu işi daha çabuk halletmemin bir yolu yok mu? -Delikanlı, doğrusunu söylemek gerekirse buradan bu bilgileri faksla gönderebiliyorduk. Ama faks arızalı. Ne zaman yapılır belli değil. Devlet dairesinde tamir için bile yazışma yapılıyor... Ama bir başka yolu var. Eğer dilekçe verip "ben bu işlemleri elden kendim takip etmek istiyorum" dersen, evrakı sana veririz. Kendin memleketine gidip işlemleri takip edip bize getirebilirsin. Genç, telaşlı... Düşünmeye bile vakti yok... Hemen bir dilekçe daha yazmış elden takip için, almış nüfus kayıt bilgilerini... Hemen o akşam yola çıkacak... Annesi, babası şaşkın: -Oğlum nedir bu acelen? Tamam işte, kızın anası babası verdi. Ne zaman istersek nişan, ne zaman istersek düğün yapabileceğiz. Nedir sendeki bu acele? Bırak iki ay sonra olsun... Delikanlılık nedir ki? İşte budur. Sabırsızlıktır... Telaştır, söz dinlemezliktir... O akşam alır bileti... O akşam... Ver elini Sivas... Sabaha kadar yol çeker... Gözüne uyku girmez elbet... Sabah Sivas'a iner inmez nüfus müdürlüğünü bulur araya sora... Durumunu anlatır görevli memura. Memur şaşkın: -Bir nüfus kâğıdı çıkartmak için ta İstanbul'dan geldin öyle mi? -Evlenmek var işin ucunda ağabeyciğim... Nikâh memurluğuna müracaat etmek için... Aynı gün kayıttan bilgileri tasdik ettirerek akşam yola çıkar. Ama acaba gittiği gibi salimen dönebilecek midir? Sabaha yakın, uyku sersemliğinde büyük bir acıyla kıvranır. Tabii kendine geldiğinde gördükleri karşısında aklı başından gider. Yolcu otobüsü şarampole yuvarlanmış, ortalık savaş alanına dönmüştür. Kendisi yerde kıvranmaktadır. (Devamı yarın) > Rumuz: "B.M."-İstanbul
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.