“İster istemez sakladığımız elimizi gösterip nasıl yaralandığımı da kısaca özetledim...”
O sene K.K.K. Mümtaz Atıcı kategorisinden, tabanca atış müsabakalarına katılacağımız için yaptığım deneme atışında kazara elimdeki tabanca beş merminin beşini de atarak elimden kurtulurken orta parmağın orta mafsalını parçalayınca hastaneye kaldırılmış üç buçuk saat süren bir operasyon sonrası istirahate göndermişlerdi.
İstirahatli olduğum günlerden bir gün sevgili ağabeyimiz, hepimizin abisi can dostu, aile dostu, Allah rahmet eylesin Enver Abimiz Ankara’yı teşrif etmişti. İstirahatli olduğumuz için hasretle özlediğimiz, o güler yüzünü görüp tatlı dilini işitip sohbetiyle müşerref oluruz diye Ankara’nın gazete bürosuna gittik.
Koridorda bizim gibi özlem içinde olan onlarca arkadaşlarla bekleşirken, Rahmetli Enver Yazıcı Abinin odasından çıktılar ve sırayla arkadaşlar ile musafaha ederek hâl hatır sordular.
Tam bizimle görüşürken “Nasılsın?” dediler.
Ben “Elhamdülillah iyiyiz efendim” derken, arkadan Enver Yazıcı Abi “Efendim Mustafa Abi bir kaza geçirip yaralandı” deyiverdi.
Eyvaah ben Enver Abiler üzülmesin diye dıştan çivilerle delinip atellenmiş elimi ceketin kol yeninin içine çekerek gizlemiştim. Enver Abiler endişe ile “Hiii ne oldu bir göreyim?” dediler. Biz de ister istemez mecburiyetten sakladığımız elimizi gösterip kısaca durumu özetledim.
“Şimdi sen gazi mi oldun?” dediler. Ben de o sıkıntılı günlerde biraz olsun Enver Abileri neşelendirmek için muziplik yaparak “Hayır efendim niyazi olduk?” dedim. Tabii Enver Abilerle beraber orada olan arkadaşlar gülüştüler. Sonra Enver Abiler sağ kolunu omuzuma atarak bir beyit okudular:
“Acibtü li mentaleb-ed dünya, vel mevtü yatlübüha.
Acibtü li men benel kasra vel kabru menzilüha.”
(Şu kimseye şaşarım ki dünyaya taliptir, hâlbuki ölüm de ona taliptir. Köşk inşa edene şaşarım ki, onun gideceği yer kabirdir.)
Enver Ören Abimizin mübarek kayınpederleri, büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık hazretlerinin (kuddise sirruh) vefat etmiş cümle yakınları için sizlerden üç İhlas ve bir Fatiha okuyup mübarek ruhlarına göndermenizi istirham ediyoruz efendim.
İsmen gönderilen bu hediyelerin onlara altın tabaklar içinde sunulacağına ve onların ruhlarının da hediye gönderenlerden haberdar olup teveccüh ederek, himmet edeceklerine, bütün kalbimle inanıyorum...
Mustafa Beşdere