Aman Allah'ım sağ tarafımızdan beyaz bir araba önümüze fırlamıştı. İlk defa böyle bir olay yaşıyor, galiba şoka giriyordum. Tabiri caizse nutkum durmuştu. Bacım çığlık atıyor, genç şoför çarpmayı en hafif şekilde atlatabilmek için olağanüstü bir gayret sarf ediyordu. O anda bir şey oldu. Sanki bir güç servis arabasına asılmış ve hızını kesmişti. Sanki bir filmin ağır çekimi görüntüleniyordu. Her şey bir anda olup bitmişti. Önümüze fırlayan arabaya çarpmıştık. Araç hasar görmüştü ama şükür kimseye bir şey olmamıştı. Üçümüz de çok korkmuştuk. Biz bu şaşkınlığı yaşarken çarptığımız arabadan üç adam indi. Giyimleri düzgün belli ki hali vakti yerinde insanlardı. Ben araba markası bilmem ama iyi bir araçtı. İçlerinden biri sanki suç bizdeymiş gibi bizim şoföre bağırıp çağırmaya başladı. Etraf bir anda kalabalıklaştı. Hatta oradan geçmekte olan bir ambulans bizi hastaneye götürmek için yanımıza geldi. Çok şükür ihtiyaç yoktu. Ben dizimi bir yerlere çarpmışım biraz ağrıyordu ama doktorluk bir durum yoktu. Şoförümüzü üç kişinin sıkıştırdığını görünce biz de servisten indik. Meğer biz önümüzdeki arabaya vururken başka bir araba da bize arkadan vurmuş. Yani zincirleme kaza olmuş. Adamlar kurtulduklarına şükretmek yerine bizim gariban şoföre: "Hızlı gidiyordun" diye hücum ediyorlardı. Allah'tan arkadan bize çarpan adam da "yol bizimdi" diyordu. Zaten trafik nasılsa doğruyu tespit ederdi. Şaşılacak bir durum daha vardı. Bizim servis arabası hem önden hem de arkadan darbe almasına rağmen hiçbir hasar görmemişti. Oysa diğer iki aracın da hatırı sayılır zedelenmesi olmuştu. Çarptığımız arabanın kullanıcısı bizim arabanın etrafında dönüp duruyor: "Ya iyi de bu arabaya neden hiçbir şey olmamış?" diye hayretle söyleniyordu. Bacım gülümseyerek kulağıma fısıldadı: "Ya işte ablacım, abdestli gezmenin fazileti..." Biz evimize otobüsle döndük. Şoförümüz olay yerinde kaldı. Onun için de üzülmüştük. Kazayla kalmayacak bir de patronlarından azar işitecekti. Akşama oğlum da bu olaya sebep olduk diye bana gücenecekti. Akşamı zor ettim. Oğlum işten döndü. Olaydan söz etmedi. Ben çekinerek anlattım. Şaşırdı: -Allah Allah, bize böyle bir haber gelmedi, dedi. Aradan üç ay geçti. Bir daha o markete gitmedim. O şoför hâlâ orada çalışıyor ve ben hâlâ olayın ne şekilde neticelendiğini öğrenemedim. Damadım da ne kızıma ne bana olaydan hiç bahsetmedi. İnanın hâlâ merakımı yenmiş değilim. Atilla Necla Koç-Ankara > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00