O günler olmasın artık
22 Haziran 2014 01:00
"Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız artık bu çocukları, Sevgi ve Çocuk Evleri'nde aile ortamında büyütecek."
Sokak çocuğu olmuş arkadaşım, yurtta kaldığımız yıllarda altını ıslattığı için her gün söğüt dalıyla sopa atan o merhametsiz bekçiyle ilgili intikamını anlatmaya devam ediyordu:
Tesadüfen onu görünce intikam hissiyle acı acı gülümsedim:
-Ne haber, tanıdın mı beni?
Bekçi Ahmet kimi hatırlayacak ki? Şimdiye kadar kaç çocuk gelip geçmiş yurttan... Gülümsememdeki intikam hissini anlamaktan bile aciz:
"Yok, tanıyamadım" dedi.
-Bu cevap acayip işime geldi. İçimden "güzel" dedim. Ve o anda senaryoyu kurdum...
Sonra ona samimi yaklaştım. Bir bahane ile yurdun alt kısmında, bağlar dediğimiz bahçe içerisinde eski kulübelere doğru koluna girerek sohbet-muhabbet götürdüm.
Arkadaşın dediği yer yurtta kalanların eski çamaşırları elbiseleri atılan yarı metruk bir yerdi. Kurnazlık ve hileye kim uyanık olabilir ki?
Bu arkadaş, Bekçi Ahmet'i depodan içeri sokuyor ve üzerini kilitliyor. Sonra?
Belinden kemerini çıkartıyor... Ve o bekçiye kırbaç gibi sallamaya başlıyor... Ama nasıl? Yer misin yemez misin? Ağız burun, kafa göz neresi gelirse... Döve döve hırsını almayı deniyor...
Tabii artık yaşlanmış olan Bekçi Ahmet dayaktan fenalaşıp bayılınca bizim arkadaş onu orada öylece bırakıp kulübeden ayrılıyor. Sonra da yurttan...
Bu çocuk da küçükken çocuk felci geçirmişti... Ve Yakacık Yurdunda birlikte kalmıştık...
Sonra ben Tokat'a, o Mevlanakapı'ya gönderilmişti... Yıllar sonra anlatmıştı bu enteresan intikam alma hikâyesini...
Şimdi bakıyorum da... Bu çocuğun her gün altını ıslatmasının bir rahatsızlık olup olmadığını kimse niçin düşünmüyordu ki?
Niye kimse idareye, böyle bir durum var diye bilgi vermiyordu ki? Gerçi idare, bilgi sahibi olsa bile bu çocuğu doktora alıp götürür müydü ki? O yıllarda hiçbirimiz hiç kimsenin umurunda değildik...
Oysa bu çocuk her gün ıslatıyordu işte altını... Belli ki bir rahatsızlığı vardı... Bu sahipsiz, kimsesiz çocuğa cahil ve merhamet fukarası bir adamın her gece dayak atmasından habersiz olunması bir skandal değil miydi?
Çok şükür şimdi o günler tarih oluyor. Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla yetiştirme yurtları da artık tarihe karışıyor. Çünkü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız artık bu çocukları, Sevgi ve Çocuk Evleri'nde aile ortamında büyütecek.
D. Şahin-İstanbul