Şu an çok zor durumda ve sıkıntılar içinde kıvranan bir genç kızım. Bu gazeteyi çocuk yaştan beri okuyorum. Gazetemizin verdiği hediye kitaplar hep başucu arkadaşım oldu. Sevgili Peygamberim kitabını kaç kez okuduğumu hatırlamıyorum. Kalbimde Allah ve Resulullah aşkını yaşıyorum. Gazetemizin sahibine bir gün ulaşıp böyle güzel hizmetlerle bizleri sevindirdiği için bizzat teşekkür etmek ellerinden hürmetle öpmek istiyorum. Duygularımı anlatacak ifade bulamıyorum. Ama ben bu köşede şahidi olduğum üzüntülerimi dile getirmeye çalışacağım. Bir genç kızın ailesinin başına gelen musibetler sebebiyle onları kınayan, hor gören, aşağılayan bir aile düşünün. Bu aile soyuyla övünse davranışları affedilir mi? Dinimizin haram kıldığı bu tür hareketleri göz göre göre yapmak bir de buna sen kalbime bak diye kılıf uydurmak olur mu? Bu ne kadar acı bir durum. Bu ailenin güzel, alımlı, cilveli bir gelini vardır. Bu gelin esasında hakikatler içinde büyümüş birisi. Fakat amcasının oğluna ve amca oğlu da geline aşırı iltifatkârdır. Genç kız, bu tür laubali ve yanlış anlaşılmaya sebep olabilecek davranışlara şahit olmanın verdiği acı ve ızdırabı gizleyemez. Çünkü bu tür benzeri ilişkiler sebebiyle ablasının da bir çirkefin içine yuvarlandığını unutmamıştır. Zaten o yüzden kendisi de haksız yere ayıplanmaktadır. Bu tehlikeli yakınlaşmaya göz yumamaz. Kayıtsız kalamaz. Yüreği yanar. Bu müdahaleleri sebebiyle bu kez kendisi hakarete uğrar. Gönlü üzülür. Genç kız, bu duygusu aklının önüne geçmiş geline kendi ablasının resimlerini gösterir. Düştüğü acınası hali anlatır. Sonra da içinde bulunduğu halin kıymetini bilmesini salık verir. Bu ikazlara tövbe edip pişman olacağına o ne yapar? Evinde misafir olmasına rağmen, bu genç kıza, bir genç kıza atılabilecek en ağır iftirayı atmaktan çekinmez. Hem de böylesi ancak filmlerde olabilecek şekilde, iftirasını kaynanasına gerçek diye anlatır ve onu inandırmaya çalışır. Genç kız bu anlatılanları hem de abdest almaya giderken bizzat duyacaktır. Ama yine sabrederek cevap vermeyecektir. O ısrarla iyilik etmenin derdindedir. Geline başka zamanda bu gazeteyi okumasını, beğeneceğini önerir. Osman Ünlü Hocanın yazılarını, hikmetlerin, sohbetlerin fotokopilerini çekerek kendisine takdim eder. Gönlü çok yaralıdır, zira o günlerde vefat eden hem hocası hem ağabeyim olan kıymetli zatın öğüt içeren sözlerini hatırlar ve anlatmaya çalışır. Büyüklerin sözlerini anlatmaya çalışır. Güzel dinimizin çizdiği doğru yoldan ayrılmamanın önemini dili döndüğünce, elinden geldiğince anlatmaya çalışır. Bunca emek sonrası belki söz konusu ailenin biraz olsun kendine gelebileceğini ümit eder. Ancak hayal kırıklığına uğrayacaktır. Bir gün ailenin büyüğü telefonda kendisine söz konusu kimseleri örnek gösterip der ki: -Oğlumla gelinime bak ve rahatla. Bu sözle yıkılmıştır ama şaşırmamıştır. Çünkü bir benzerini daha öncelerden ablasından da duymuştur. Ağlar sadece... Sessizce ağlar... Allah'ın müntekim olduğundan, olacağından korkuları yok mudur? Nasıl sevmektir Allah'ı? Nasıl sevmektir peygamberi? Çaresizlik bu kadar mı zordur? İşte böyle... O kadar çok sıkıntıdayım ki anlatamam. Sizlerin duasına ihtiyacım var. Gözümün nuru, başımın tacı, canımdan çok sevdiğim asil soya, asil silsileye sevgilerimi sunarım. Allah'ın rahmet ve bereketi üzerinize olsun. Allah hepinizi korusun. Rumuz: "İsmimi açıklamayın lütfen!" Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00