Öfkelendiğimde onu hatırlarım

A -
A +

"Hani derler ya 'kesseler kimse duymaz' aynen o hâlde kimsiz kimsesiz bir yerdi..."

O akşam iş çıkışı garaja giden bir otobüsten garajda inip yolun karşı tarafına geçiyordum ki cep telefonumu unuttuğumu fark ettim. Pusulamı kaybetmiş gibi oldum. Nasıl da alışmışız... Birini aramak istesen yok... Biri seni arasa yok... Saate bakmak istesen yok... Kendimi dağ başında gibi hissettim.

Hava da zifiri karanlıktı. Geç vakit olduğu için insanlar evlerine çekilmişti. Sessizlik insana haşyet yani ürperti veriyordu. Hani "kesseler kimse duymaz" denir ya o hâlde tenha bir yerdi... Bir de üstüne cep telefonsuzum...

Saat kaçtı? Bu saatte otobüs ya da minibüs gelir miydi? Otobüs durağına yaklaştığımda bir insan gördüm... Kırklı yaşlarda ya var ya yok... Arkası bana dönük cep telefonuyla ilgileniyor. Ya mesaj okuyor, ya mesaj atıyor filan...

Bir insanın var olmasına ne kadar sevindim anlatamam. Yanına yaklaştım. Selam verdim, almadı... Acaba dalgın mıydı? Neyse saati sordum:

-Saatiniz kaç abi?

Adam hiç oralı olmuyordu. Ne tipik adamdı... Bir daha sordum:

-Abi saati sormuştum?

Hâlâ elinde cep telefonu meşgul oluyordu. Beni umursamıyordu... Bu vurdumduymazlığa öyle bir sinirlendim ki anlatamam... Şeytan diyordu ki:

"Şu karanlıkta bu kendini bir şey sanan ukalaya sille tokat gir! Ağzını burnunu kır!" Yumruklarımı sıkıyordum dişlerimle birlikte... Nasıl öfkelendim ama nasıl... "İnşallah benim bineceğim otobüse veya minibüse o da biner de ben de ona gösteririm gününü!.."

İçimden böyle geçirdim. Yani ben de ona bu hoyratlık ve vurdumduymazlığın bedelini ödettirmek için kendimce öç alacağım. Ne olacak bilmiyorum ama o niyetteyim...

Derken birazdan bir minibüs geliverdi... Baktım o da minibüse biniyor. Durur muyum, ben de atladım... O ilkin bindiği için ben hemen ardından binerek cebimden para çıkartıp "şuradan da bir kişi uzatır mısın" diye onu mecbur etmeye kalktım. Yani emrivaki yapmak istedim. Koluna dokunduğum için döndü. Normal bir şekilde paramı aldı. Minibüs şoförüne dönerek:

"Aeığığğ!" yaptı.

Aman Allah'ım... Bu sağır ve dilsiz biriydi... Bu benim az önceki konuşmalarımı duymamıştı... Başımdan aşağı kaynar sular döküldü... Ya sabredemeyip iki yumruk atsaydım, ben o vicdan azabıyla nasıl yaşardım? Allah'ım verdiğin sabra şükürler olsun... O gün bugündür sabır ve teenni hep yanı başımdadır. Kesin kanaat sahibi olmadan acele karar vermem. Ne zaman ki öfkelenirim gözümün önüne o sağır ve dilsiz insan gelir...

Yılmaz Berber-İstanbul

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.