Öğle yemekleri kuru peksimetti

A -
A +

Düşen helikopterde şehit olan on yedi askerimizden Yusuf Tüfekçi'nin babası çiftçilikle uğraşırdı. Ama ne doğru düzgün toprakları vardı ne de güdülecek hayvanları... Sadece onların değil köydeki çoğunun hali böyleydi. Önce Yusuf, sonra Yakup, son yıllarımda da Gülnur onlara katıldı. Dört kardeşten üçünü okutmuştum. Öğle arasında evleri uzak olduğu için evden getirdikleri esmer bir peksimeti suda ıslatarak yerlerdi. Bir kuru ekmek yani... Yusuf kardeşlerini çok severdi. Onlara kol kanat gererdi. Köyden tayin olduktan sonra Yusuf ile de köyle de irtibatım kopmadı. Yusuf ile en son ağustosta telefonlaşmıştım: -Haliniz nasıl Yusuf'um? Diyordu ki: -Hocam bizim şartlarımız ağır. Ben uzman onbaşılığa ailem için girdim hocam. Terörle mücadelede beş dakika sonrasını tahmin bile edemezsiniz. Ama rahat olduğum bir mevzuu, ben yaşadığım müddetçe aileme destek oluyorum. Eğer emr-i Hak vaki olur da şehit olursam da devletimiz güçlü. Ailemi mağdur bırakmaz. Bu yüzden kalbim rahat. İnşallah devletimiz bu ailelere sahip çıkar... Çünkü Yusuf telefonda göz yaşartan şu gurur dolu cümleleri söylemişti: "Hocam, buradaki arkadaşlar var ya... Hepsi de yaşatmak ideali içinde hayatlarını sürdüren insanlar. Yaşamayı, sevdiklerinin yaşaması için isteyen, onların rahat edebilmesi için her türlü zorluğa kahramanca göğüs gerebilen insanlar. Dün Sarıkamış'ta bir emirle doksan bin askerimiz şehit düştü. Çanakkale'de iki yüz elli üç bin şehit... Kurtuluş savaşında binlerce şehit ve şimdi de terörü bitirmek uğruna verdiğimiz şehitler..." Selim öğretmene hepimiz hak verdik. Dünya durdukça milletimizin başına çorap örenler olacaktır. Bu toprakların bedeli ağır. Biz de bu bedeli ödemeye her zaman hazırız. Şühedanın ömrü kısa ama kazançları inşallah büyük olacak. Ebediyen Cennet olacak mekânları... Hey gidi koç yiğidim hey... 1997'de 2. sınıfta iken öğrencimdi... İki erkek iki kız dört kardeşin en büyüğüydü... 5-6 hanelik mezrada her gün öğrenmek için dört kilometre yol yürürlerdi... Öğleyin eve gidemeyecekleri için öğle yemeği olarak bir kuru peksimetle akşamı ederdi yavrularım... Orta boylu zayıf, ama bir o kadar cesur ve atılgan bir çocuktu Yusuf'um... Dahası... 12 yaşında nüfus kâğıdı çıkartılmıştı. Bu kadar gariban bir yavrucaktı... O yüzden okula kayıtsız gelip gitmişlerdi. Devletin o yıllarda, habersiz mi desem ilgisiz mi... Haberi bile olmadığı bu yavrular devletinin bekası için bugün canını ortaya koymuştu o dağlarda... Ramazan Günhan-Bursa > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.