Siz kürtajın anlamını gelin bir de bana sorun... Tam seksen iki yıllık ömrümde kürtaj benim nasıl dönüm noktamdı size onu anlatayım. Evet... Benim hayat romanım, kürtaj olmak ve çöplüğe atılmaktan son anda kurtarılmış... İşte ben o ilk satırlardan yazmaya başlıyorum. Anneciğim, altıncı çocuğu olarak bana hamile kalıyor. Kendisi pek ufak, zayıf-nahif bedenli bir kadıncağız... Dolayısıyla aşırı bulantı ve kusmalarla iyice sarsıldığı için sağlığına güvenemiyor... Babacığıma sürekli ısrar ediyor: -Bu çocuğu aldıralım ne olur... Babam bu ısrar karşısında çaresiz... Çünkü babam, kürtajı bir cana kıyım olarak değerlendiriyor. "Günah işlemiş oluruz" diye değerlendiriyor... Annemi bu düşüncesinden vazgeçirmeye çalışıyor. Ama babam hayatta hiç kimseyi üzmeyen, hele eşinin üzülmesine hiç dayanamayan bir insan. Öylesine muhterem biri. Bütün bu isteksizliğine ve yüreğindeki üzüntüye rağmen, annemin üzüntüsüne dayanamayıp doktora götürmeye karar veriyor. -Tamam hanım, haydi kalk gidelim doktora. Bu karar tam seksen iki yıl evvel veriliyor. O yıllarda vilayetimizde hiç motorlu araç yoktu. Annemi kendi sırtına bindirerek doktorun yolunu tutuyor. Yine o yıllarda her hastalığın bir uzmanı hekim bulmak ne mümkün... Bir hekim varsa her hastalığa o bakıyor... Yol boyunca kendi kendine dua ediyor babam: "Ya Rabbi, doktor ikna etse de eşimi kürtaj düşüncesinden vazgeçirse!.." Dizlerinde derman kalmamış halde, kan ter içinde muayenehaneye geliyorlar. Doktora durumu özetliyorlar. Muayene sonunda doktor diyor ki: "Hanımefendi, sağlığın için telaşlanma. Doğum yapabilirsin. Şunu da düşün ki doğacak çocuk belki senin için de, ülkemiz için de çok faydalı bir evlat olacak. Böyle bir evlada, böyle bir yavruya nasıl kıyabilirsin? Bence vazgeç bu niyetinden." Bu tür sözlerle ve doktor olmanın verdiği güven ve etki ile annemi niyetinden vazgeçiriyor. Babam ise mutluluktan uçuyormuş. Bir hekim ki... O kadar dürüst... Alacağı parayı değil, hekimliğin ve inancının gereğini düşünüyor. Millî kültürümüzün heyecanı ile eğitilmiş öyle kıymetli insanlardı... Nihayet annem, zamanı geldiğinde normal bir doğum yapmış. Komşumuz, Ebe Şerife Abla gerçekleştirmiş doğumu. Belki de o inançla pek zor olmazmış çocukların doğumları. Zaten hastanede doğum yapmak çok nadir bir vaka imiş. Ve ben doğmuşum... Biricik babam benim için: "Oğlum askerî doktor olacak" diye heveslenirmiş. Ah ne yazık ki ben on yaşında iken babamı kaybettim. Devamı yarın... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00