Ben bir öğretmenim. Geçtiğimiz ay şahidi olduğum ve çok üzüldüğüm bir hatıramı paylaşıp üzüntülerimi yazacağım.
Yerini söylesem ne fark edecek? İstanbul'un en işlek caddelerinden biri... Koca bir de alış veriş merkezi var orada...
Hava normal sıcaklıkların birkaç derece altında. Gökyüzü kapalı ve yağmur taneleri atıştırmaya başlamış. Bir anne, yanında da altı yaşlarında bir çocuk kaldırımdan aşağı caddeye adım atmışlar.
Endişeli ve meraklı bir şekilde yukarıdan aşağı akıp giden araç seline bakıyorlar. Yağmur yağarsa şemsiyeleri yok. Ondan daha vahimi çocuğun üzerinde mevsimlik kıyafet yok.
Gördüğüm ibretlik manzara, bu ailenin el kaldırdığı taksici tarafından araca alınmamasıydı. Hepsi birkaç saniye içinde yaşandı... Çoğumuzun gördüğü ve sıradan bir şey olarak değerlendirdiği manzaraydı.
Oysa bu anne, yukarıdan aşağı akan araç seli içerisinde bir ticari taksi görmenin heyecanıyla bir adım daha ileri çıkmıştı. O kadar ki, canından çok sevdiği çocuğunu bile bir adım geride bırakacak kadar... El kaldırmıştı taksiye... Ve taksici, hareketini hiç kısıtlamadan şöyle bir yan gözle bakıp hiçbir şey olmamış gibi yoluna devam etti; durmadı, biliyor musunuz?
Diyeceksiniz ki bunun gibi kaç vaka yaşanıyor hocanım? Evet birçoğumuza sıradan gelen bu taksici keyfiliğinin geri planında ne var biliyor musunuz?
Sosyal başıboşluk... Müşteri el ettiği halde durmayan bir taksi şoförü nasıl sorgulanmaz efendim? O taksi şoförü kimdir? Durak taksisi midir? Plakası doğru mudur? Sokağa çıktığında yolcu alıp almama konusunda canı isterse keyfiliğine sahip midir? Canı istemese ona mecburiyet getirecek bir yaptırım yok mudur da hiç çekinmez?
Diğer yandan, bu taksi şoförünün anlık keyfiliğini kim nasıl tahmin edecek de kaydedecek? Kaydedemeyince kime nasıl şikayet edilecek? Plakasını alsak bile şikayetimiz ne derece sonuç verecek?
Bunlar da bir yana böylesi bir keyfiliği niye biz şikayet etmek zorunda kalıyoruz. Ona taksici ruhsatı verilirken denetlenmesini de niçin garantilemiyorsunuz?
Bir diğer acı olan neydi biliyor musunuz? Kadının o çaresizliğini kimsenin fark etmeyip, kimsenin taksi şoförüne "Dursana kardeşim! Bak kadıncağız el ediyor!" diye zerre sorumluluk duymuyor olmasıydı. Bu muydu yetiştirdiğimiz nesil? Bir anne çocuğuyla çaresizlik yaşıyor insanlarsa farkında değil... Öğretmenliğimden utandım.
Melahat Düztaş- İstanbul