"Ona bu acımasızlığı yapamazsın!"

A -
A +

Babam, ertesi sabah Yahya Amcayı yolda çeviriyor: -Bak komşu, dün gece senin yerine ben uyuyamadım. Sabahı zor ettim. Seni ikaz etmek komşu olarak görevim... Tamam ev sahiben Fransız bir yaşlı kadın. Diyorsun ki şu anda iyice elden ayaktan düştü, konuşamaz oldu. Öyle oldu diye ona bu acımasızlığı yapamazsın. -Sen neden söz ediyorsun Cemal Reis? -Bu yaşlı hanımın kirasını noksan vermekle kul hakkına giriyorsun! -Ya Cemal Reis... Sana da bir laf ettik. Üzerine atladın mal bulmuş mağribi gibi... Hiç ben öyle birine benziyor muyum? Niye noksan vereyim? Bak bir daha bu konuda üzerime gelirsen, komşuluğumuz yara alır haberin olsun! Babam suspus oluyor... Ama yine de tatmin olmuyor. "Bu adam kesinkes bu kira parasına tamah etmiş" diyor. O günden sonra bize tembihte bulundu babam: -Bu adamın hali hal değil. "Niyet hayır akıbet hayır" demişler. Allah niyetini de akıbetini de hayreylesin... Biz bu konuyu bir süre dertlendik. Hatta "şikâyet etsek mi" diye düşündük? Eğer Fransız ev sahibi kadının hakkı yeniyorsa, Türk de olsak şu an Fransa'da yaşayan bir vatandaş olarak bu yanlış yapan soydaşımızı Fransız devletinin yetkili makamlarına bildirmeliydik. Bu bir insanlık göreviydi. Ama kesin bir durum var mıydı? İşte onu bilmiyorduk. Bilmeden de Türk komşumuzu böyle hayali bir suçlamayla şikâyet etmek çok yanlış olurdu... Derken aradan zaman geçti... Herhangi bir resmî sıkıntı da olmayınca konuyu unuttuk. Ama eskisi kadar birbirimize gidip gelmemeye başladık. Bu durum bir iki sene sürdü... Meğer bu arada Yahya Amca bakmış ki ev sahibi kadının dili dişi yok, konuşamıyor. Yüzünde de bir olumsuz tepki yok... Arada bir ziyaretine gelen çocuklarına da şikâyet etmediğine göre sıkıntı yok. Bu rahatlık onu vicdanıyla baş başa bırakıyor. O da vicdanının sesini değil, cüzdanının sesini dinliyor. Her ay kirayı daha da düşürerek hatta alay edercesine diyelim ki 250 frank olan miktarı 25 frank, bazen 5 frank gibi komik rakamlar ödeyerek hatta bazen hiç vermeden geçiştirerek kendine göre kâr ediyor. Başına geleceklerden haberi var mı peki? Olsaydı, düşünseydi bunu yapar mıydı? Onu ne kendisi düşünüyor, ne de kocasına tepki göstermeyen karısı... Bakın şimdi başlarına gelenlere. Bu yaşananlar 1990'lı yıllarda oluyor tabii. Yahya Amcanın büyük oğlu Almanya'da oturma izni alabilmek için bir Türk kızıyla nişanlandıydı. İşleri iyi gidecekti. Derken bir de duyduk ki o kız ne oldu ise nişandan vazgeçmiş. (Devamı yarın) > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.