Ondan nasıl bir intikam aldım?

A -
A +
"Hiç mi bıkıp usanmazdı dövmekten? Hiç mi yorulmazdı? Merhamet aramıyorduk ama insan bıkmaz mıydı?.."

Şiddetin nasıl şiddet doğurduğunu benim kadar bilebilir misiniz?
Koca insanlar olduk çok şükür biz... Ama nicelerimiz zayi oldu hayatın acımasızlığında... Yıllar önce Yakacık yurdunda iken baş dayakçı diyebileceğimiz bir bahçıvan Ahmet vardı... Gece bekçisi yapmışlardı onu.
Bu adam geceleri çocukların koğuşlarını grupları gezer "altını ıslatmasın" diye kendisine tutuşturulan listedeki çocukları tuvalete uyandırırdı.
Görevi buydu aslında... Yani devletten bunun için maaş alıyordu... Ama o hem bu işi maaşı karşılığı yapıyor hem de altını ıslatan yetimhane çocuklarına çok merhametsiz davranıyordu.
Neydi ondaki o öfke anlamak mümkün değil...
Adam öfkesini yatıştırmak için olsa gerek gruptan biri altını ıslatmış diye bütün yatak odasında bulunanları sıra dayağına çekiyordu. Hem de söğüt dalından kopardığı bir özel sopasıyla...
Söğüt dalının bıraktığı iz, körpe bedenlerimizde belki günler sonra silinecekti ama ruhlarımızda bıraktığı kalp kırıklığının izi ömür boyu, onun o merhametsiz çehresiyle birlikte gönüllerimizde kalacaktı.
Hiç mi bıkıp usanmazdı dövmekten? Hiç mi yorulmazdı? Merhamet aramıyorduk ama insan usanmaz mıydı kardeşim ya? Bu adam dövmekten de bıkmamıştı...
Yıllar sonraydı... Her birimiz bir şekilde yurtlardan çıkmış hayatın içine gönderilmiştik. Kimi arkadaşlar hayatın aydınlık yüzüyle karşılaşırken, kimileri öyle şanslı olamıyordu. Hayat onların yüzüne gülmüyordu.
O talihsiz arkadaşlardan biriyle yıllar sonra karşılaşmıştım bir başka yerde...
"Vay n'apıyorsun? Ne var ne yok?" diye başladı muhabbetimiz. Artık sokak çocuğu olmuştu. "Sokakta bizi bekleyen şey alkol, madde bağımlılığı filan... Kaldığım mekânlar sokaklar" diyordu. Söz dönüp dolaşıp zihinlerimizden hiç silinmeyen çocukluğumuzdaki "Dayakçı Ahmet"e gelmişti... Dedi ki dişlerini sıkarak:
-O Ahmet'ten nasıl bir intikam aldım bir gün bir bilsen...
-Hadi ya?
-Ciddi söylüyorum... Bu vicdansız biz çocukken her gün bıkmadan usanmadan ve zerre acımadan dayak atıyordu ya...
-Evet?
-Bir bayram günü, yıllar önce kaldığım bu yurda geldim. Delikanlı olmuşum artık. Hoş beş ziyaretçi edalarında vardım içeri... Bu gece bekçisi Ahmet ile karşılaşınca bütün vücudum yeniden sızladı... Nasıl bir ruh halinde olduğumu anlatamam... Devamı yarın
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.