"Onlar benim kuzularımdı..."

A -
A +

Yine böyle bir Kurban Bayramıydı. Ağabeyimle dedem koç getirmişti. Babam da olsaydı ah... Babama "genç yaşta öldü" diyorlardı. Kırk yaşında ölmek çok mu genç yaştı? Ya bana yetim dedikleri gün? Bir tuhaf olmuştum. Yetim mi? Yetim demek ne ki? Saçımı okşuyordu köydeki amcalar. Sonra da birbirine mırıldanıyorlardı: -Bizim Muhittin'in yetimi... "Muhittin'in yetimi ne demek" anlayamıyordum. Bir gün anneme sormuştum: -Anne yetim ne demek? Annem cevap vermeyip ağlamaya başlamıştı... 3. sınıfa geldiğimde anlamıştım... Meğer babası ölmüş olan çocuğa diyorlarmış. İşte o zaman oturup ağlamıştım yetimliğime ilk kez... Ondan sonra hep babasızlığım söylendiğinde yüreğim burkuldu. O sene dedemle ağabeyimin eve kurbanlık koç getirmesi evimizde tarihî bir gün yaşanmasına sebep olmuştu. Hâlbuki biz alışkındık kuzuların melemesine... Koyunların yem yemesine... Ama bu başka bir şeydi. Buna "kurbanlık" diyorlardı. Lapa lapa kar altında kurbanlığı seyretmek nasıl çocukça bir duyguydu. Arada annem ikaz ederdi: -Üşüyeceksin eve gir... Omuzlarımı silkeliyor, koçun etrafında fır dönüyordum. Yıllar ne çabuk geçmiş böyle... Şimdi Kurban Bayramı öncesi bizi hâk ile yeksan etti Erciş... Şimdi hem çocukları yetim bıraktı Erciş... Hem yetimlerin başını okşayacak el bırakmadı... Üşüyorum yine kar altında... Lakin "içeri gir!" diyecek annem yok... Ben çocuklarıma bayramlık alamadan onlar diri diri enkaz altında kaldı... "Baba!" diye feryatları kulaklarımdan gitmiyor. Kuzularımdı onlar benim... Melediler "baba" diye... Kuzularımın etrafında dört döndüm... Üç çocuğum bir de eşim... Bir kâbus gibi... Sanki sabah olacak uyanacağım. Ama bir türlü sabah olmuyor. Dışarıda kar yağıyor yine... Çocuklarım ses vermiyor artık. Erciş de sessiz... Anneme sesleniyorum sessizce mezarlığa doğru: -Bak ben yetim büyüdüm. Ama benim çocuklarım yetim kalamadı... Onlar daha babaları hayatta iken hayata veda ettiler anne... Sonra tarumar olmuş şehirde gezdirerek, bize verilen çadırlara çeviriyorum, içinde akıl kalmamış başımı. Soruyorum anlamsızca: "Dün neydik? Bugün ne haldeyiz Allah'ım?" Hani düne kadar olanlarım şimdi nerede? Ben neredeyim? Kurbanlarınızı gönderecekmişsiniz. Allah ibadetinizi makbul eylesin. Siz kurbanları bize verdiniz. Biz çocuklarımızı depreme kurban verdik. İnanıyoruz ki, Allah'tan geldik yine ona dönüyoruz. Allah çocuklarınızı sizden sizi çocuklarınızdan böyle ayırmasın... Bayramınız mübarek olsun... B. Kanter-Erciş/Van > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.