Bir yıldan fazla oldu... Bir gün Düzce'deki yeğenim gelmişti. Manevi iki kızımdan birisi bize uzak oturuyordu. Ancak iki araçla gidebiliyorduk. Hafta sonu evine gelmiş. Yeğenime dedim ki: -Onlara gidelim mi? -Hayhay teyzeciğim gidelim. Gittik. Manevi kızım da kendi iş arkadaşıyla geldi. Biraz oturduktan sonra bu sohbet ortamında bizi bir araya getiren güzellikleri paylaştık. Kur'an tilavet ettik, kitap okuduk. Bir sohbet konuşması götürmüştüm onu okudum... Derken bir de baktık ki saat bir hayli ilerlemiş. Eşim almaya gelirdi normalde... Ama olacak ya o gün iş yerinden çıkamayacak kadar büyük bir problem olmuş. Babamlar ise burada yoktu. Manevi kızımın birisini almaya gelecek olan araba da bizim gideceğimiz istikamete gitmiyordu. Şöyle böyle derken biz evimize bir toplu taşıma aracıyla dönecektik. Çok bekledik ama çarşıya kadar bir araç geldi. Yaz günüydü. Eve kadar arka sokaktan kestirme gidecektik. Ara sokakta bir apartman dairesinde "kiralık" ilanı vardı. Çok ilginçti. Kağıtta "kiralık" kelimesi üste, kiraya verenin ismi de altına yazılmıştı. Yani "Kiralık falanca" gibi komik bir görüntüydü. -Aaa, dedim ne ilginç bir ilan. -Ömer Söztutan'ın köşesine göre. -Ya dur ben bir çekeyim de ona yollayalım. Yeğenim çekecekken aklıma geldi. O apartmanda tanıdıklarım oturuyordu. Gecenin bir vakti benim çekmem uygun olmaz dedim. Yeğenim çekecekken ben de az ileride arabaları siper alıp bekleyecektim. Yönelmemle "Hiiii!" diye iç çekişim bir oldu. "Teyzeeee!" diyerek seğirtti yeğenim. O da şaşırmış, hatta korkmuştu. Çünkü ne ile karşılaştığımı, niçin böyle korkmuş gibi iç çektiğimi bilemiyordu. Bizim o gece, sohbet sırasında okuduğumuz güzelim dinî eserlerden hem de birkaç tanesinin yerlere atılmış olduğunu görmüştüm. Yeğenim, hemen eğildi ve aldı. Tek tek bağrına bastı. Ağlamaya başladı. Karanlık bir köşede kitaplarımız ve biz... -Teyze nasıl olur bu, diyordu gözleri yaşlı... Cevabı ikimiz de biliyorduk aslında. Bizi oraya bir vesileyle sevk eden sebepleri de yeni anlıyorduk. Eve geldik. Yeğenim kurşun kalemle o günün tarihini not düştü ve bana dedi ki: -Teyze bu kitapları dağıtmayalım. Bizde hatırası kalsın. Yağmur yağdı o gece. Ama artık kitaplar emin yerdeydi... Aradan biraz zaman geçti. Bir ziyarete gidecekken elim o kitaplara uzandı kaldı. Yeğenimim sözü geldi aklıma. Fakat onlar saklanmak için değil, okunmak içindi... Ve enteresandır. O yere çok yakın oturanlardan birileriydi nasiplisi... N. Battal-Kdz. Ereğli Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00