Onu nasıl da özlerdim?

A -
A +

Babam gideli 3 yıl olmuştu. Bendeniz lise çağındaydım. Zenginlikten fakirliğe çok hızlı kaymış ve yoksulluğun dibine toslamıştık. En çok da babasızlıktan eziliyorduk. Kantinde bir gevrek alamamaktan duyduğumuz açlık, babasız kalmaktan daha yaman bir duygu değildi bizim için. Biraz güler ama çokça üzülürdüm ağabeyime. Annemin kocaman ve ince eşofmanıyla o buz gibi soğuk Ankara ayazında girerdi beden eğitimi derslerine. Bir de üzerinden düşmesin diye kemerle tuttururdu. Kemeri göstermemeye çalışarak... Okul çıkışlarında camekânlardan içeriye bakakalırdık dışarıdan buz kesilmiş ellerimizle. Hatta dokunurduk da bazen! Ama paramız olmadığından bir çikolata bile alamazdık. O vakit babama sessiz çığlıklarım olurdu benim: "Ah baba! Bizi bırakıp niye gittin?.." Onu nasıl da özlerdim... Belki de dersler bu yüzden biraz kötüye gitmişti. Kayış bağlamış ince ceketimin cepleri vardı benim, ellerimi sokarak ısınmaya çalıştığım. Fakat kalınca olmayınca soğuktan uyuşurdu yine de ellerim... Anaya asi evlatlardık artık. Sık sık onu üzmeye başlamıştık. Kulakları çınlasın bir fizik öğretmenimiz vardı. Hüsamettin Bey... Fevkalade mütedeyyin... Annem ne yapsın, baş edemeyince bizimle, çareyi ona şikâyet etmekte bulmuş... Çağırdı fizik hocamız: -Oğlum söyleyin bakayım, niçin üzersiniz annenizi? Bizde çıt yok! -Dersleriniz de iyi değil! Ne olacak? -Hocam hiç paramız yok! Canımız sıkkın! Cevap benden gelince hocamız bana doğru eğildi ve iki omzumdan tutarak hafifçe sarstı. Bize epey nasihat etti. Okumalıydım... Harçlığımı da kendim kazanarak... Yaz tatilinde çalışmaya karar verdim. Ama nasıl? Ne zaman ve nerede? Avare geziniyorum Ankara'nın Sakarya Caddesinde. Kocaman et dönerler mis gibi kokuyor. Parası olan indiriyor mideye. Yutkunuyorum sadece... O ara kaldırımda bir adam gördüm. Elinde bir şey satıyordu. Plastik bir mutfak eşyası... Herkesin dikkatini çekiyordu bu ürün. Ve tereddütsüz alıyordu insanlar. Uzunca seyrettim. "Üf be" dedim içimden, "paralar su gibi akıyor..." Hemen gittim yanına: -Abi sen nereden alıyorsun bunları? -Niye sordun? -Ben de alıp satmak istiyorum. -Yok canım! Başka bir arzun? Hadi ikile buradan... Bacak kadar boyunla... Üzülmüştüm... Uzaklaştım ama kaybolmadım. Resmen para kırıyordu adam. İzlemeye devam ettim. Adamın kısık bağırmasını dinliyordum. Kısa sürede tükendi elindekiler. Hemen toparlandı ve yürümeye başladı. Bir otobüse bindi. Ben de bindim. Ulus'ta indi. Ben de indim. Samanpazarı'na gitti. Ben de gittim. Bir toptancıya girdi... Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.