Onun için damat olmak zordur!

A -
A +

İsmi Abdurrahman bin Muhammed Süleyman... Mecmau'l-Enhur isminde çok meşhur bir kitabı var. Ama bu kitabıyla değil de "damat" ismiyle meşhur. Peki sebebi mi ne? İşte menkıbesi: Bu medresede talebeyken karlı fırtınalı bir kış günü evinde mum ışığında ders çalışırken gece yarısı kapı çalıyor. Bu gece yarısı "bu soğukta kim olabilir?" diyor. Kapıyı açınca karşısında mütesettir bir bayan. "Hayırdır inşallah" diyor. "Efendim, kusura bakmayın bizim konak yandı. Herkes kendisini dışarı attı. Ben de kaçtım, nereye gideceğimi şaşırdım, bir tek burada ışık olduğu için kapınızı çaldım. Beni kovarsanız kurda kuşa teslim etmiş olursunuz. Beni sabaha kadar koruma altına alırsanız ben sabah giderim." Delikanlı "peki" diyor "şuraya geçiniz." Delikanlı sabaha kadar rahlede ders çalışıyor. Kızcağız arada bir bakıyor. Delikanlı on, on beş dakikada bir elini mum alevine tutuyor. Eli yanınca çekip elini ovuşturuyor. Bir müddet sonra yine aynı hareketleri yapıyor. Sabaha kadar böyle sürüyor... Sabah oluyor ve kız oradan çıkıyor. Meğer kız sadrazamın kızı. Herkes onu arıyor. Kızı bulununca Sadrazam kızına kavuştuğu için çok seviniyor. "Kızım ne oldu?" diyor. Baba hiç sorma. Çarem olmadığı için bir medrese talebesinin evine sığındım. Ben böyle edepli birini görmedim. Fakat tuhafıma giden bir şey oldu. Sabaha kadar ara ara mum aleviyle elini yakıyordu. Canı yanınca elini çekiyor ders çalışmaya devam ediyordu. Sadrazam bu talebeyi huzuruna çağırıyor ve diyor ki: "Evladım bu, benim kızımdır. Elin yanıklar içerisinde. Elini sabaha kadar niçin aleve tuttun?" "Efendim, şeytan ve nefsim ikisi birden bana saldırıya geçmişti. Onlar saldırdıkça ben elimi mum alevine uzatıyordum. Mumun alevi 'eğer bir arkaya bakarsan Cehennem alevi seni yakacak' diyordu. Cehennem ateşine yakîn hâsıl olması için elimi mum alevine uzatıyordum. 'Sen daha mum alevine dayanamıyorsun, Cehennem ateşine nasıl dayanacaksın?' onun için sen sen ol önüne bak diyordum. Elimi yaktım ama dinimi yakmadım" diyor. Bu durum Sadrazamın çok hoşuna gidiyor. "Evladım sen burada otur ben bir yan odaya geçeceğim" diyor. Yan odada kızına, "kızım bu işe ne diyorsun" diyor. "Baba buna ne denir ki, buna ancak müstakbel koca denir" diyor. Sadrazam da "ben de ona damadım derim" diyor. İşte bu sebeple damat olmuş ve daima damat olarak çağırılmış. Kitabın ismi değil damat ismi meşhur olmuş. Onun için damat olmak zordur!.. Nurullah Yıldız-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.