Alucra’dan başlayıp Amerika’ya uzanan hatıramı özetlemeye bugün de devam ediyorum…
Gelelim oturum meselesine. 2004 yılının Ağustos ayının 4’ünde Washington’a gittim, vatandaşlığa müracaat ettim. Bunun için sicilinin tertemiz olması lazım, trafik suçu bile olmayacak. Evrakları dosyaladım, kabul günü girdim sıraya. Baktım kadın adımı sesliyor koridorda:
-Buradayım.
-Gelin oturun, şuraya! Kamerayı açtı. “Sorulara net cevap ‘Yes’ ve ‘No’ diyeceksin. İstenmedikçe girme detaya!”
-Adın Âdem, Soyadın Delice, Türk’sün, adresin bu, telefonun şu, dinin İslam, Kitabın Kur’ân.
-Yes, yes, yes
“Sözlüyü geçtin” dedi, kâğıt kalem uzattı. Şu cümleleri yaz!
Yazdım beğendi, o da tamam. Yüzdük yüzdük geldik kuyruğuna.
“Mr. Âdem vatandaş olman bu soruya bağlı, dikkat!” Tuşa bastı, bir soru ekranda: “Eğer Türkiye ile ABD arasında savaş çıksa, sen ne tarafta…”
-Amerika ile Türkiye NATO müttefiki neden savaşsınlar?
-Onu ben de biliyorum ama cevaplamalısın mutlaka.
-Ben 18 yıldır ABD bayrağı altında yaşıyorum, para kazandım mal mülk aldım. Ama bırakın Türkiye’yi, herhangi bir İslâm ülkesiyle de savaşsanız yer almam yanınızda.
“Ret!”
Kadın pasaportu elime tutuşturdu, attı mı 5 sene sonraya.
Süre dolunca tekrar müracaat ettim. Yine çağırdılar. 2009 Ağustos’un beşi. Odaya girdim baktım yine aynı kadın.
-Ya siz emekli olmadınız mı daha?
Güldü “Bakıyorum da beni hatırladın, ben de sizi unutmadım. Bu sefer sözlü, yazılı yok, tek soru sorulacak sana!”
-Buyurun sorun.
Düğmeye bastı yine aynı soru çıkmasın mı şansıma? Yine aynını söyledim. Dedi ki: “Sen dürüst insansın. Saat birde yemin törenin var, bir yere ayrılma, Bay Başkan burada olacak”
Pasaportumu bizzat Barack Obama verdi… Çalıştık kazandık… Cambridge kasabasındaki dükkânın ardından, 2007’de bir restoran daha açtım, yine cuma. Hayli büyük, 110 personel çalışıyor. Ama benim ilk göz ağrım Cambridge. Onun yeri başka.
Eşim Mehtap Hanım, oğullarım Hasan ve Mehmed’i isteğim gibi yetiştirdi, beni üzmediler asla. Kızım Asya Mina doğunca Türkiye’ye yerleştim, örf ve âdetlerimizi tanısın yurdunda. Şimdi iki Urfalı arkadaş ile çalışıyorum ortaklıktan öte kardeş olduk onlarla. Bunları niye anlattım, gençler çabuk yoruluyor, yıkılıyor, bıkıyor, bırakıyorlar. Pes etmek yok, kendinize bir hedef koyun, azmedin, mücadeleye devam. Başınız secdeye varsın, Cenâb-ı Mevla daima yanımızda.
Âdem Delice
Güzel bir hayat hikâyesi.