Eğer yaşasaydı birkaç gün sonra 33. evlilik yıl dönümümüz olacaktı. Evlendiğimizde bir piknik tüpümüz vardı. Bir de onun bekârken kaldığı evde varmış. İki piknik tüpümüz olmuştu. Tam üç sene bu şekilde idare ettik. O halde evimize misafirler de kabul ettik, ramazanda iftar da verdik. Çok şükür sıkıntı çektik ama huzursuz olmadık. Birimizden birimiz, birbirimize asla ve kesinlikle para konusunda bir çift laf konuşmadık. Çok sıkıntılı günler geçirdik. Ama bu birbirimize kötü söz söylememizi gerektirmedi. Bu evlilikten çocuğumuz olmadı. Ama incinebileceğimiz düşüncesiyle birbirimize olan saygı ve sevgimizden gündeme getirmekten kaçındık. Çanakkale'de görevli olduğumuz yıllardan birinde, bir gün geldi dedi ki: - Hadi kalk, bir yere gideceğiz. - Hayırdır nereye? Giyindim, birlikte yola çıktık... Bir elektronik eşya mağazası. Bir fırın görmüş. Beğenmiş: - Eğer sen de beğenirsen alalım diyecektim. - Sen uygun gördükten sonra... Ama mağazaya girmeden kenara çekip fısıldadım: - İyi de, paran var mı? Dedi ki: - Param olmasa buraya getirir miydim? Nasıl sevindim o fırına... Aradan otuz sene geçti... Hâlâ o sevinç kalbimde aynı pırıltılı haliyle durur. Öyle ki o fırını yıllarca sakladım. O kadar dürüst bir insandı ki anlatamam. Biri çıkıp gelse: "Onun bana şöyle bir borcu vardı" dese inanmam. Çünkü o asla kimseden bir kuruş borç almayacak kadar tutumluydu. Olursa alır olmazsa lafını bile etmezdi. Onu böyle bir istekle darda bırakmadığım için bana da teşekkür ederdi. Gerçekten 33 sene boyunca kendisine: "Bana şunu almalısın" gibi en ufak bir istekte bulunmadım. Ama şunu da söylemeliyim ki, o da benim istememe gerek kalmadan imkânı oranında hep "şunu ister misin, şunu da alayım mı?" diye sorardı. 33 senelik evliliğimizde bir defa olsun ne kadar maaş aldığını dahi sormadım. O da bir defa olsun bana parasızlığını belli etmedi... Bunları niçin yazıyorum? Nice güzel hayallerle kurulan yuvaların nasıl da kolay yıkıldığını gördükçe, sudan sebeplerle eşlerin birbirlerine ağza alınmayacak sözler söylediklerini okudukça şaşırıyorum!.. Hele öylelerini okuyoruz ki inanın okurken yaşanan ve söylenenlerden yüzüm kızarıyor. Huzuru arayanlara sesleniyorum. Tabii ki sıkıntı zordur. Tabii ki sabretmek zordur. Ama hiçbir kavga ve hakaret sıkıntıyı gidermiyor. Oysa otuz üç sene sonra amansız bir rahatsızlık sebebiyle kaybettiğim eşimi otuz üç gündür sessiz gözyaşıyla anıyor ve hasretle arıyorum. Rumuz: N.Ö.-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00