"Rahmetli Edirnekapı’da yatıyor!"

A -
A +

Görevli kadın bir bana baktı bir anneme baktı ve hanım “bu çocuk içeri giremez” dedi...

 
Zannediyorum on yaşındaydım. Annemin romatizma ağrılarının tedavisi için yazın okullar tatildeyken Bursa’ya kaplıcalara gittik. Bir pansiyona yerleştik. İlk gün annem beni de kaplıca hamamına götürdü. Gişeden bir giriş bileti istedi. Görevli kadın bir bana baktı bir anneme baktı ve “bu çocuk içeri giremez” dedi.
Annem beni içeri almakta ısrarlıydı.
“Ayol nesi var el kadar çocuk işte…"
Annem ısrarcıydı ama gişedeki kadın da annem kadar kararlıydı:
“Ne küçüğü hanım koskoca çocuk bu. Olmaz!..”
Annem ısrarla yaşımın çok küçük olduğunu ve beni de içeriye sokmak istediğini söyleyince, gişedeki kadın “İyi hanım babasını da getirseydin bari” dedi.
Tabii annem lafında kalır mı?
“Rahmetli Edirnekapı’da yatıyor, ölmeseydi onu da getirirdim. Şuncacık yetime acımıyor musun, İstanbul’dan gelmişiz ciğerparemi kime bırakayım? Hadi bu defalık onu görme ben beş dakika sonra onu dışarı çıkarırım” dedi.
Neyse, gişedeki teyze insafa geldi de “Aman hanım abla bir şikâyet gelmesin hamamın girişinde bir kenarda, kimse görmeden çocuğu yıka da hemen dışarı çıkar” dedi de içeri girdik.
Eee bana fikrimi soran yok. Yahu ben on yaşında delikanlıyım, kadınlar hamamında ne işim var? Annem çeker, ben “girmem!” diye direnirim.
Sonunda enseye iki tokat galip geldi, utana sıkıla ezile büzüle hamama girdim. Annem hemen bir köşede beni iki suyla yıkadı “haydi dışarı çık bir yere de kaybolma ve beni bekle” dedi.
Yine bir gün, kaplıca dönüşüydü. Kaplıca Ihlamur denilen bir mevkideydi. Yürüyerek gidip geliyorduk. Yol esnasında ileriden sırtında bir küfe ile gelen ve “haydi sulu şeftaliler” diye bağırarak şeftali satan bir adamla karşılaştık. Annem de kaplıcada sıcaklanmış olacak ki, sıkı bir pazarlıktan sonra hem çok iri ve hem de kıpkırmızı yarma şeftalilerden birer tane aldık. Aman Ya Rabbî yazın sıcaklığından mı yoksa hararetimizin fazlalığından mı bilinmez, ben öyle güzel rayihalı, sulu ve tatlı şeftali ömrümde yemedim. Bugün hormon belasından dolayı, o lezzeti tatmamış olan gençlere o gün yediğim şeftalinin lezzetini anlatamam. Velhasıl kelam, Bursa’da geçirdiğimiz on-on beş günümü, yerden kaynayan yalak gibi havuzlarda ayaklarımı kızartıncaya kadar banyo yaptırarak ve ceviz ağaçlarının altında ceviz düşürmeye çalışarak değerlendirdim. Çocukluk güzeldi…
            Mustafa Beşdere
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.