22. Pirelli Rallisi'ne katılmak için hazırlıklarımızı son sürat sürdürüyorduk. Araçlar değerliydi. Yarış başlayana dek korunmalıydı. Bir hafta kalmıştı yarışlarda... İngiliz teknisyenler uçakla, biz de başımızdaki operasyon yöneticisiyle karadan İstanbul'a yolculuktaydık. Stres içindeyiz. Tam 52 şirket sponsor. Bizi ağırlayan oteller zinciriyle anlaşmalıyız. Hepsinin beklentisi aynı. Yarış bahanesiyle reklam. Her şey zamana dayalı... Bir aksaklıkta zincirleme reaksiyon ve... Çökeriz. Bunu kimse kaldıramaz. Sağ salim yetişebilmenin stresiyle yolculuğa başlamışız. Yanımda bulunan diğer teknisyen arkadaşın hiçbir şey umurunda değil. Tutturdu bir köy kahvesinde çay içelim diye... Uyarıyorum kendisini: -Bu araçlar jet yakıtıyla dolu... Bir sigara izmariti kaçağı... Uçarız havaya... -Sen çok film seyrediyorsun galiba... Neyse. Bir punduna getirip molayı koparmıştık. O da bunun keyfini çıkarıyordu. Benim içim içime sığmıyor. Sanki organizasyonu ben yönetiyorum. Çayımı içerken gözüm dışarıda... Bu sırada kapı açıldı. Güler yüzlü, güven veren bakışlı, bıyıklı, boylu poslu, pardösülü biri girdi içeri. Kucağı çene altına kadar kitap dolu... Boş bir kahve masasına yanaşıp bıraktı kitapları... Kahvecinin yanına yanaştı. Bir şeyler fısıldadı. Pazarlamacıya da benzemiyordu ama. Derken kahvede, her zaman duyabileceğimiz sesin dışında, tok ve düzgün bir ses yankılandı: -Saygıdeğer kardeşlerim... Birkaç dakikanızı sizden rica edeceğim... Dün vefat eden dedemin ruhuna sizlere birer kitap hediye etmeyi düşünüyorum. Hepsi Ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerinden tercüme edilmiş kitaplar. Bu kitaplardan bir tane hediyem olarak kabul ederseniz çok bahtiyar olurum. Bu mübarek gecede beni çok sevindirirsiniz. Malumunuz Kadir Gecesindeyiz, dedi. Bir tuhaf oldum... Adam konuşmasını bitirirken de kibar bir şekilde "Bana zaman ayırdığınız ve katlandığınız için hepinize teşekkür ederim" dedi. Ardından "lütfen kabul buyurun" diyerek masalara bırakmaya başladı. Donup kalmıştım... Yarış arabaları, ralli, iş, hepsi aklımdan uçmuştu... En çok da o gecenin Kadir gecesi olduğunu dahi bilememem beni çok üzmüştü. Ama ben ne yapayım, etrafımda böyle önemli bir günü gösterecek veya hatırlatacak bir işaret de yoktu. Ta ki bu şahıs içeri girene kadar... Gece vakti, bu olay beni çok etkilemiş sarsmıştı. Ne kadar etkilensem de içimdeki ayıplanma korkusu, bırakın kitabı almayı, onunla göz göze gelmemi bile engelliyordu. İşte bizim masaya doğru geliyordu!.. Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00