"Hafız Hüseyin Usta tarihini ecdadını çok iyi bilen kültürlü, inançlı muhterem bir kimseydi..."
Evlad-ı Fatihân diyarında, bugün Yunanistan topraklarında kalan Gümülcine'de doğdum. 1967 yılında Gümülcine'nin meşhur saat ustası Hafız Hüseyin Efendi'nin dükkânında çırak olarak çalışmaya başladım.
Hafız Hüseyin Usta tam bir Osmanlı beyefendisiydi. Tarihini, ecdadı Osmanlı'yı çok iyi bilen ve seven kültürlü bir kimseydi. O zaman çıkan gazeteleri dergileri takip eder ve kendisine gelen mektupları okuduktan sonra da dükkânında bir dolapta arşivlerdi.
Hafız Hüseyin Efendi uzun yıllar Gümülcine'de Yeni Caminin kıble tarafında tarihî saat kulesinin âdeta gölgesinde babasından kalma dükkânında baba mesleği saatçiliğe devam etmekteydi.
İkinci Dünya Savaşında Almanlar Batı Trakya'yı İşgal etti. Sonra Bulgarlar geldi. Tekrar Yunanlıların idaresine geçti. Sonra iç savaşlar başladı nihayet 1944'te tekrar Yunanistan devlet otoritesi kuruldu. Ayrıca Gümülcine'de bir de sel felaketi oldu. Sular saatçi Hüseyin Efendi'nin dükkânına da doldu. Sel suları mektubun bulunduğu rafa kadar yükseldi. Sular çekildikten sonra dükkân temizlenip saatçilik faaliyeti yeniden devam etti. Fakat dolaptaki evrakla hiç ilgilenen oldu mu olmadı mı bilmiyoruz.
1970 Kıbrıs Barış Harekâtından sonra batı Trakya Türklerinin eski huzurlu ve rahat günleri kalmayınca Türkiye'ye göçerek Bursa'ya yerleştik. Bursa'dan zaman zaman Yunanistan'a giderek oradaki akraba, dost ve soydaşlarımızı ziyaret ederiz.
Bu seyahatlerin birinde merhum ustamın dükkânına da uğradım. Dükkânını torunu Sezai çalıştırıyordu. Sezai'ye "Bu dükkânda dedenin arşivi vardı burada çırak olarak çalışırken onları zaman zaman havalandırır, temizler, yeniden istiflerdim. Onlar ne oldu?" dedim.
Sezai, "İnan ki, hiçbir şeyi ellemiş değilim öylece duruyorlar, aç bak" dedi.
Dolabı açınca birde ne göreyim 15 sene önce bıraktığım gibi duruyorlar. Sezai'den dolaptaki mektup ve gazetelerden bazıların alıp Bursa'ya götürmek istediğimi söyledim. O da kabul etti... Bursa'da bunları okumaya incelemeye başladım çok zaman geçtiği için bazen okumakta zorlanıyordum. Osmanlıca çok güzel hatla yazılmış bir mektup vardı ki yıprandığından bazı yerlerini tam okuyamadım. Ama bu güzel mektubu merak etmiştim. Acaba ne yazıyordu? (DEVAMI YARIN)