Vakit geç olmuştu. Ama telefon açamıyordum. Kızıyordu, her vara yoğa telefon açılmaz diye. Artık dayanamadım. Aramaya karar verdim. Baktım eşim arıyordu. "Kalp kalbe karşıymış" dedim: Ama o da ne? Karşımda başka biri konuşuyordu. -Ercan B.'nin nesi oluyorsunuz? -Eşiyim, dedim ama içimden bir şeyler koptu. Kocacığımı Edirne Devlet Hastanesine kaldırmışlar. Oğlum da babasının yanındaymış. Acı haberi alır almaz köydeki ağabeyimi aradım. Durumu anlattım. Ağlıyordum. Ağabeyimin eski kamyonetiyle yola koyulduk. -Ölmüştür o, diyordum; kesin öl- müştür. Ağabeyim beni teselliye çalışıyordu: -Ölseydi senden mi korkacaklar, "öldü" derlerdi. Ama ne için hastaneye kaldırılmış onu anlamadım. Ben de bilmiyordum. Kimdi kocamın katili? Hiç düşmanımız da yoktu, hasmımız da. Vakit geç olduğu için yollar bomboştu. Köyden hastaneye tez eriştik. İçeri nasıl seğirttiğimi bilmiyorum. Baktım ki yoğun bakımda yatıyor. Oğlum da koridorda kendisini teselli eden hemşire ile beraber. Beni görür görmez çocuğum hıçkırmaya başladı. -Anne babam öldü anne... Oraya yığılıp kalmışım. Kendime geldiğimde başucumda doktorlar vardı. Dediler ki: -Kocanız henüz ölmedi. Ama teker ezmiş, ciddi hasar var. Kurtarmaya çalışıyoruz. Ne tekeriydi? Nasıl ezmeydi bu? Yalvarır gözlerle baktım tepemde dikilen hekime. Adamcağız anlattı kısaca durumunu: "Kocanızın üzerinden traktör geçmiş. Yokuş aşağı viteste duran traktörün vites kolunun üzerine balye düşüyor. Vites boşalıyor. El freni çekik olmayınca, traktör hareket ediyor. Kocanız da yetişip traktörü durdurmak için koşuyor ama binemeyince hem arka teker hem römorkun tekeri üzerinden geçiyor." Aslan gibi babayiğitti eşim. Askerliğini Mardin Kızıltepe'de yapmıştı komandoydu... Oğlumuz bir yaşındaydı o zaman... "Şehit olursam üzülmeyin" diyordu... Her gün şehit haberleriyle kahroluyordum. Ama çok şükür tezkeresini alıp gelmişti. Kadere bakın... Kendi sürdüğü traktörün altında mı kalacaktı? Ne derseniz deyin yiyecek ekmek içecek su kalmayınca bir şey bahane oluyor... Sabaha kadar hastanede gözyaşı döktük. "Ölmesin ne olur" diye yalvardık... Ama sabaha doğru acı haberi verdiler. -Kurtaramadık. Başınız sağ olsun... O traktör yine uçmuştu dereye... Keşke hiç dokunmasaydı da hiç olmazsa kendisi kurtulsaydı... Şimdi biri üç yaşında diğeri on yaşında iki çocuğumla ondan kalan hayatı onsuz yaşamaya çalışıyoruz. Şimdi hayat o kadar anlamsızlaştı ki bana... Artık ne haber dinliyorum ne yol gözlüyorum... Sadece onu özlüyorum... Remziye B.-Edirne > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00