Babam Kars'ın Sarıkamış ilçesinin Karahamza köyünde "Molla Behlül" ismiyle tanınan köklü bir ailenin büyük oğludur. Adı Kazım. Dedem, hem köy imamı hem bakkal. Hâli vakti yerinde bir aile. 1930'lu yıllarda babam 16-17 yaşlarında yiğit bir delikanlıdır ve evlilik çağıdır. Erzurum'un Horasan ilçesinden yine saygın bir ailenin güzelliği dillere destan kızıyla düğünleri oluyor. Bu evlilikten bir çocukları oluyor. Bütün köy bayram ediyor. Ne var ki bu sevinç kısa sürüyor. Minik yavruyu çok kısa sürede kaybediyorlar. Çok üzülseler de "gençsiniz, yine çocuklarınız olur" diye bunları teselli ediyorlar. Evet çocukları yine oluyor, yine oluyor... Lakin yaşamıyor... Aradan geçen on senede zavallı anacağım tam sekiz evladını peş peşe sayılacak sıklıkta toprağa veriyor. Babacığım sekiz evladın acısıyla kavrulur. Bu bahtsız çift herkesin diline düşüyor: "Yazık... Zavallıların çocukları oluyor ama yaşamıyor. Acaba üzerlerinde bir ah mı var? Yoksa bir kem göz bir nazar mı?" Dedem torun hasretiyle kavrulurken anam bir bebek beklediğini babama fısıldıyor: Ama babacığım sevinemiyor. Çünkü biliyor ki o da ölecek... Dedemleri ise yeniden bir telaş sarıyor. İşte bu arada köyümüzün sevilen şahsiyetlerinden Kaya Dayının hanımı Cemile Hatun bir rüya görüyor. Rüyasında nur yüzlü bir ihtiyar diyor ki: "Molla Behlül'ün bir erkek torunu olacak. Adını "Durbaba" koyarlarsa bu çocuk yaşayacak. Cemile hâlâ rüyayı o gün kimseye anlatmıyor ama üç gün arka arkaya aynı rüyayı görünce koşup nineme ve anneme anlatıyor. "İnşallah rüya rahmanidir" diye dualar ediliyor. Adaklık koçlar besleniyor. Kurbanlıklar süsleniyor. Ve 1945 yılının 1 Nisan günü beklenen erkek bebek, yani bendeniz dünyaya "merhaba" derken etrafımdaki herkes mutlulukla birbirini kucaklıyor... Rüyadaki tembihe uyup adımı "Durbaba" koymuşlar. Evet durmuşum. Ben durmuşum ama ne acıdır ki, yıllarca çocuk hasretiyle kavrulup dert sahibi olan anacığım her şeye rağmen benden sonra iki çocuk daha dünyaya getirir ama bize doyamadan bu fani dünyadan genç yaşında ayrılır. Ben henüz altı yaşındaydım. Benden iki yaş küçük erkek kardeşim ve iki yaşındaki kız kardeşim, ana sıcaklığına doyamadan öksüz kalmıştık. Kız kardeşim de 3 yaşına geldiğinde vefat etti. Ben ve kardeşim Muammer yaşadık. Babam yeniden evlendi. Analığım mı? Çok inançlı çok merhametli bir anneydi. Allahü teâlânın izniyle durdum ve baba oldum. Yani adım gibi "Durbaba" oldum. Durbaba Atila/Ankara > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00