Sahtekâr mı... Kim sahtekâr?

A -
A +

-Kapıdaki Mercedesi gördün mü? -Yoo? -Bilal'in arabasıymış. -Vaoov, Bilal Mercedes almış öyle mi? -Alııır. Niye almasın ki? Çevresi geniş... Onlar böyle muhabbet ederken konuşmaları dinleyen doktor bey, hiç umulmadık bir tepki gösterdi? -Sahtekârlar... Doktor Beye baktılar, şaşırarak ve hayret ederek... Doktor devam ediyordu şaşırtmaya: -Cep telefonunun faturasını bile ödemekte zorlanıyorlarmış da... Bir de Mercedes alıyorlar... Kendine borçları olduğundan söz etmiyordu ulu orta... Ama yıllardan beri ödenmeyen borç için her defasında bir bahane bulan bu kimselere her defasında inanıyordu... Onlar da her defasında kendilerine acındıracak, inandıracak bir açıklama getiriyorlardı. Tıpkı Banker Maho filmindeki Şener Şen'in Bilo rolündeki İlyas Salman'ı rol gereği her defasında kandırdığı gibi... Doktor da her defasında inanıyordu kendisine söylenen bahaneye... Ve belki on sene geçmesine rağmen borcunu ödemeyen her defasında bir bahane bulan bu insanlara bu sebeple öfkelenmiyor, sinirlenmiyordu. Bir sabır numunesiydi... Ağzı var dili yok denilecek kadar mülayimdi... Ama şimdi öğreniyordu ki, borçluları olmasa da ortakları Mercedes almıştı. Demek ki iyi kazanıyorlardı. Bir de telefon faturasını bile ödememekten bahsediyorlardı. Buna ne cevap vereceklerdi? Para yoktu da bu kadar parayı nereden buluyorlardı? Derken az sonra odaya Bilal'in ortağı gelmişti. Yani doktora borcu olan kimse. Bilal'in konuşmalardan haberi yoktu... Ortağı, durumu öğrenince tıpkı Şener Şen gibi yaptı: -He Mercedes aldık... Ama bir sor nasıl aldık? -Nasıl aldınız? -Nasıl aldık, bakın anlatayım... Hepimiz ağzımız açık ortağı dinlemeye başlamıştık: "Biliyorsunuz piyasaya epey bir borcumuz vardır. Doktor beye de vardır. Şimdi inanmazsınız ama geçenlerde tüccar bir amca... Hadi adını da vereyim Şevki Bey Amca bize otuz kırk bin lira civarında para yardımı etmişti. Borç tabii canım... Borç... Sağ olsun darda kaldığımızda hep imdadımıza koşar. Hiç de peşine düşmez..." Bu arada doktor beye de mesaj veriyordu. Biz dinlemeye devam ediyoruz: "Dedim ki Bilal'e... Bak Bilal... Bugünlerde Şevki Amcanın eli darda. Paraya sıkışmış... O bize söylemez ama ben darda olduğunu biliyorum. Normal zamanda olsa belki acele etmemize gerek yok. Ama şimdi onun parasını ne yapıp edip, bulup buluşturup ödememiz lazım." Bilal dedi ki: "İyi de kırk bin lirayı nereden bulacağız ki? Para yok..." Dedim ki: "Senin altındaki araba kaç liralık?" "35'e gider" "E tamam...Kalk tanıdık galeriye gidiyoruz..." "Ne yapacağız?" "Sana Mercedes alacağız?" Önce şaşırdı ama gittik galericiye... Durumu anlattık. Bize yardımcı olmasını söyledik. Tanıdık olur kendisi... Arabayı takas yapacağımızı ama banka kredisini normal çekeceğimizi söyledik. Hepimiz, "Nasıl yani?" dedik. O anlattı: -Şimdi 2. el bir Mercedes diyelim ki doksan bin lira mı? Bankadan o parayı çektik mi? Çektik. Galericiye 35'e takasa arabayı verdik mi? Geriye ne kaldı? 55 bin... Bunun 15 binini galericiye verip üstünü ona borçlandık. Geri kalan 40'bini de Şevki Amcaya verdik, duasını aldık. -Eee? -Bu arada Bilal de arabayı büyütmüş oldu... Karizma sağladık. Namı yürüsün yani... Yoksa para ne gezer bizde... Olsa borç öderiz? Doktor bey, yine hayret etmiş, diyecek söz bulamamış, "E doğru... Mantıklı" diye mırıldanmıştı. Yine inanmış veya inandırılmıştı... Demek ki işi bilenler her defasında anlatıyor, bilmeyenler her defasında "Banker Maho"ya sorup duruyorlardı: -Niye yaptın?.. Rumuz: "Kaygusuz"-Ankara > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.