“Sakın bu benim annem olmasın”

A -
A +

“Evet kadınlar ağlardı, bu normaldi, ama dakikada bir durup durup niye ağlanırdı ki?”

 

 

 

Yıllar önce Bakırköy ardından Tokat Yetiştirme Yurdunda yaşadıklarımı anlatmaya devam ediyorum.

 

“Ziya Amca evdeki çocukları tanıştırıyordu:

 

-Bunlar da yeğenlerin…

 

Ben ise kendimi abla denilen kadının yüzünden alamıyorum… Yüzüne bakıyorum ve kendi kendime konuşuyorum:

 

“Hayır, bu abladan öte bir şey”

 

Kadın bir yandan etrafı toplarken bir yandan da çocuklarına seslendi:

 

“Bakın Ziya Dede’niz geldi”

 

Ziya Dede mi? Ben her kelimeden bir anlam çıkarmanın peşindeyim… Ziya eğer dede ise, bu kadın Ziya’nın kızı olmalı… O zaman ben de bu kadının kardeşi isem Ziya benim nasıl amcam oluyor?

 

Her şey havada uçuşuyor… Bu arada ben ürkek adımlarla ve nereye oturacağımın kararsızlığıyla ayakta duruyordum.

 

Çocuklar ise Ziya Dedelerini karşılarında görünce büyük bir coşkuyla sarıldılar. Önce kadın, babasına doğru yöneldi. Elini öptü… Sarıldı. Sonra bana döndü, tekrar sarıldı… Ama sıkı sıkı sarıldı… Hıçkırıyordu bir yandan da…

 

Ne de olsa yıllar sonra kavuştuğu ablamdı (!) ve kadınlar ağlardı. Bu normaldi. Ama dakikada bir durup durup niye ağlanırdı ki? Buna anlam veremiyordum…

 

Benim ürkek duruşum, kadının bu defa koluma girerek zorla beni koltuğa oturtmasıyla son buldu.

 

Kadın yarı şaşkın, yarı sevinçle önceki kahvaltıdan kalan bardak tabak vs. toplarken, bir yandan da yeni tabak çatal kaşık vs. yerleştirmeye çalışıyordu:

 

“Kahvaltı yapmamışsınızdır, uzun yoldan geldiniz, ben size bir şeyler hazırlayayım”

 

Hemen mutfağa yöneldi. Bu arada içeri girdiğimizde birbiriyle cıvıldaşan çocuklar Ziya Dede’nin dizine oturup bir yandan da göz ucuyla bana bakıyorlardı.

 

Az sonra sofra hazırdı. Kadın, hemen kollarını açarak seslendi:

 

-Baba hadi gel, yumurta soğumasın. Çayı yeni yaptım.

 

Ziya Dede yerinden kalktı. Sofraya doğru yönelirken benim de omzuna dokundu. Gözüyle sofraya oturmamı işaret etti. Yarı mahcup bir şekilde kalktım. Birlikte sofraya oturduk.

 

Kadın benim her hareketini inceliyor gibiydi… Ya da bana bakmaktan alamadığı gözlerinin üzerimdeki etkisini ben öyle yorumluyordum…

 

Bir ara hatırıma geldi… Sakın bu benim annem olmasın… O zaman şekiller daha net oturuyordu çünkü… Ama annem ise niçin abla diye tanıtmıştı Ziya Amca… Yoksa beni yavaş yavaş alıştırmak için mi böyle söylüyordu? Eğer, dedim… Eğer bu kadın benim ablam değil de annem ise… DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.