“Babam alışverişin karşısında “sarı çizmeli” yazısını görünce küplere bindi!..”
Maksadımız anlatmaktır, inandırmak değil. Zira her şeyin doğrusunu Allahü teâlâ bilir. Yaşadıklarımızdan ders almak, hayatımızı kolaylaştırdığı gibi başkalarının yaşadıklarından ders almak akıllılık. Ancak mesaj içermeyen yazıları okumak ve yazmak bana zor geliyor. Başkalarının zamanını çalmak gibi oluyor...
Dürüstlük ve rehavet üzerine iki hatıramdan biri:
Uzun yıllar önceydi. Komşumuz ve arkadaşım olan birisi bazı boş zamanlarında bakkal dükkânı da işletirdi. İşe giderken de bakkalı oğluna bırakırdı. Arkadaşım anlatıyor:
“Bir gün bir müşteri geldi, yüklü alışveriş yaptıktan sonra dedi ki:
“Bunu deftere yaz!”
Defteri açıp adını sordum:
“Sarı Çizmeli” yaz dedi. Ben de öyle yazdım. Tabii adres filan yok. Babam diğer işinden gelip işlemleri kontrol ettiğinde, yüklü alışverişin karşısında “Sarı Çizmeli” yazısını görünce küplere bindi ama yapacak bir şey yoktu. İş müşterinin insafına kalmıştı...
Başka bir tarihte babam işinden dönüp yaptığım alışverişleri incelerken bir müşteri geldi. Babamla tanış olduklarını samimiyetinden anladım. Müşteri “borç ödemeye geldim” dediğinde babam deftere baktı ve borç göremediğini söyledi. Müşteri babama “Bir de ‘Sarı Çizmeli’ diye bak” deyince o anda üçümüz birden rahatladık. Bir tebessüme sebep olmak ne hoş bir durum” demişti... Şimdi üçü de hayatta değil. İyi insanlardı, Allah rahmet eylesin...
İkinci hatıram ise şöyle: İleride gireceğim bir sınav için mükemmel hazırlanmıştım. Kendimce şansa pay bırakmamıştım. “Sayılı günler çabuk geçer” hesabı planımı yaptım. Bir gün önceden büyük şehre gelip sınav yerimi görmek, geceyi de sakin bir otelde geçirmeyi planladım. Gel gör ki sınava hazırlığımın verdiği gönül rahatlığı ile rehavete kapılıp yolculuğu geceye aldım. Yolculuk öncesi bol yoğurt yiyerek uyku ve rahatlığı da yolculuk süresine havale etmiştim ama yolculukta değil tam sınava başlarken uyku bastırdı.
Kendimi uyarmak adına bedenime işkence bile ettim. Fakat ne yaptımsa faydası olmadı. Çaresiz sınavı terk etmiştim.
Bir şeyi biliyordum ki niyet halis ise “Aslolan vazgeçmemektir...” Gereksiz rehavet ve dereyi görmeden paçayı sıvamak gidişatı bozuyormuş!..
Mustafa Ali Mahdum