Şefkat yoksa yıldız da yok

A -
A +

Bir iki yutkunduktan sonra ödevimi okumaya başladım: "Şefkat; Şeffaf bir örtü gibi... Varlığını her an hissedebiliyorum. Her tökezlediğimde yanımda belirip beni düşmekten son anda kurtaran bir el var. Annem-babam bana baktığında kendimi onların göz bebeklerinde görüyordum. Bu gördüğüm şefkatti. Annemin kucağında ve onun kokusu ile ilk kez hissetmiştim. Annem; şefkatin ilk ismiydi. Onun sütü gibi eşsiz bir tadı vardı. Bu yazıya başlamadan önce bu duyguya şefkat dendiğini bilmiyordum. Anne kelimesi ile konuşmaya başlamışım. Galiba şefkatin en güçlüsünü annemde hissediyordum. İlk konuştuğum kelime de, onun şefkatinin bir yansımasıydı: Anne, anne..." Güç bela yazımın bir bölümünü okumuştum. Derin bir nefes alarak sesimi düzeltme gayretindeydim. Gözümden akan yaşları gizlemek için âdeta kafamı defterime gömmüştüm. Ellerimle yüzümü kaşır gibi yapıp gözyaşlarımı siliyordum. Silemediklerim ise defterime damlıyordu. Gözümden akanlar, her cümlenin sonundaki nokta kadar çoktu. Defterimin sayfası, lodosa tutulan deniz gibi dalgalanmıştı. Bir çekip bir sildiğim burnum da gözlerim gibiydi. Yalnızca dersten anlayan öğretmenim sıramın başında bekliyordu: -Haydi kızım, devam et! Kompozisyonumu okumaya kaldığım yerden devam ettim: "Babamın dizine oturduğumda, yanaklarımı okşayan avucundaki sıcaklığın adı da şefkatti. Bana her sarıldıklarında yanağıma kondurdukları öpücüklerin de adıydı. Annemin, kahvaltılarda pişirdiği poğaçanın adı da şefkat... Her sabah narin elleriyle saçımı tarayıp örüyor. Ucuna da beyaz kurdele takıyor. İşte o örgünün ucundaki kurdele ve siyah önlüğümün üstündeki beyaz dantel yakanın adı da şefkat. Şefkatten mutluluk doğuyordu. Babamın şefkati olmasaydı, ödevlerim hep yarım kalacaktı. Elle tutulamayan, gözle görülemeyen 'sihirli' bir varlıktı. Kışın beni ısıtan soba, yaz sıcaklarında da ağaç gölgesi gibiydi. Mevsimler gibi her zaman bana kendini hissettiriyordu. Şefkatin anlamı o kadar çok ki! Sayfa sayfa yazsam da bitiremem. Hissettiğim bu duyguların adı şefkat, anlamı ise annem ve babam..." Yazım bitene kadar çektiğim burnumu silerek kafamı gömdüğüm defterimden kaldırıp öğretmenimin yüzüne baktım. Göz pınarlarından başlayıp çenesinin altına kadar inen, ince şeffaf çizgiler kendini belirtiyordu. Arkadaşlarım ise; önlüklerinin cebinden çıkardıkları mendillerle yanaklarındaki ıslak çizgileri silmeye çalışıyorlardı. Haydar'ın ise ağladığını ilk defa görmüştüm. Sevgi Korkusuz-İstanbul > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.