Şehit olacağın için mi güzeldin?

A -
A +
"Ablam geri döndüğünde yüzü bembeyazdı... Heykel gibiydi... Gözlerinden yaşlar süzülüyor, ağzı açılmıyordu..."

Dayımı askere yolcu ettiğimizin üzerinden dört ayı geride bırakmıştık... Yıl gibi gelmişti bize o dört ay... O yıllarda cep telefonları nerede? Çoğu evlerde bile telefon yoktu... Nadiren olurdu... Bizim evimizde de yoktu...

Ablamla otururken üst kattan ev sahibimiz seslendi... Ama sesinde bir tuhaflık vardı...
"Kızım telefonunuz var... Sizi istiyorlar" dedi...

Her telefon bir yürek sızısı oluyordu ne olduğunu anlayana dek... Ablam panik içinde yukarı çıkarken, ben yüreği pır pır eden bir kuş gibi evin içinde dört dönüyordum. Allah'ım bir hayırlı haber ver ne olursun... Allah'ım dayıma bir şey olmasın... Allah'ım sen büyüksün Rabbim...
Ablam çok kalmamıştı yukarıda... Aşağı inmişti ama ben ablamın sözüne değil yüzüne bakıyordum... Ablam geri döndüğünde yüzü bembeyazdı... Sanki heykel gibi olmuştu... Gözlerinden yaşlar süzülüyor ama ağzı açılmıyordu...

-Abla yalvarırım çabuk söyle, ne oldu?
-Dayım...
-Dayım mı?!.
-Dayım vefat etmiş...

Nasıl bir çığlık attığımı anlatamam... Bir anda hüzne boğulmuştu evimiz... İnanamıyordum... O yakışıklı, boylu poslu dayım vefat etmişti ha!.. Ölenin büyük dayım olabileceğini düşündüm...
Ama hayır... Ölen Yusuf Dayımdı... Benim Yusuf Dayım... Hazreti Yusuf'tan mı almaştın o güzelliğini canım dayım... Şehadet mertebesine ereceğin için miydi o gözlerin öyle güzel?..
Ne olmuştu, nasıl olmuştu? Dünyamız nasıl da allak bullak olmuştu... Yüreğimize bir anda nereden düşmüştü bu kor gibi ateş... Acı haber bu kadar mı tez duyulurdu? Evimiz birkaç dakika içinde kalabalıklaşmaya başlamıştı... Duyan anneler çemberini kapıp geliyordu evimize. Taziyeye geliyorlardı, teselliye geliyorlardı, acıya ortak olmaya geliyorlardı... Annemin o hâli hiç gözümün önünden gitmiyor... Dizlerine vurmaktan dizleri mosmor kesilmişti. Ağlamaktan gözleri kan çanağı olmuştu... Memlekete yolculuk başladı hemen...
Kayseri Develi'ye baba evine geliyordu şehidimizin cenazesi... Dalyan gibi dayım omuzlarda dönüyordu memleketine...
Develi'ye gittiğimizde orada da durum farklı değildi... Anneannem, dedem, büyük dayım, teyzelerim perişan olmuşlardı... Feryat figandan başka elden bir şey gelmiyordu... Büyük dayım ve babam Ağrı'ya giderek cenazeyi alacaklardı... DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.