Dedem hasta oldu, diyordu telefonda Mete yeğenim. Kasabadaki sağlık ocağına götürmüşler. Doktor ise "Bu nüzul olmuş. Ona biz müdahale edemeyiz" demiş. Eniştem de alıp Tıp Fakültesine götürmüş. Oradan da eve getirecekmiş. -Büyük geçmiş olsun... Allah şifalar versin, dedim. Telefonu kapatırken içim bir tuhaf oldu... Ablamın hali geldi gözümün önüne... Ablam ki hiç kimseye merhamet göstermezdi. "Düşene de bir tekme sen vuracaksın!" derdi. Niye mi geldi gözlerimin önüne? Bir sene önceydi... İhtiyarlamış olan babam ki onun da babası... Hastalanmıştı... Kendi başınaydı. Bakacak kimsesi yoktu... Biz eşimin devlet memuru olması sebebiyle yanında kalamıyorduk. Babam ise yaşlılık sebebiyle evinden yurdundan pek ayrılmak istemiyordu. Ablamlar yakın olduğu için hastaneden çıkışta "şöyle iyileşene kadar birkaç gün" onlarda kalmak istemiş. Ama ablam iki gün sonra "ben bu ihtiyara bakamam" diyerek adeta kovmuş babamı... Yani öz babasını evet... Ben babası diyorum o ise "ihtiyar" diyor babama. Eskiden de bencildi ama evlendikten sonra bizi hepten unutmuştu. Evlendikten sonra da bizle ilgili ne varsa hepsini bir kalemde silivermişti. "Ben hiç kimseye bakamam!" demişti şimdi de. Hayatın hep kendi istediği gibi olacağını zannediyordu... Kimse kendinin ne olacağını bilebilir mi? Büyük konuşmuştu. Şimdi ne olacaktı? Bu kez kayınpederiydi felç olan... Allah kimsenin başına vermesin, felç olan insan yatalak insandı. Onun kişisel ihtiyaçlarının giderilmesi, hepsi ayrı bir iş ayrı bir sorumluluk gerektiriyordu. Evde o olduğu sürece bırakıp bir yere gidilmesi de mümkün değil... Yani ona bakacak olan kişi, onun yatağının başucunda olmalıydı. Ve bu yaşlı adamcağız Tıp Fakültesi hastanesinde yapılacak tetkiklerden ve uygulanacak tedavilerden sonra ister istemez ablamın evine gelecekti... Çünkü bir evin bir oğluydu eniştem. Hadi bakayım abla, dedim içimden... Davranabilir misin öz babana davrandığın gibi? "Öyle ol" demiyorum elbet. Ama öyle davranabilir misin? O çok sevdiğin kocacığının babası... Ve eniştem maşallah babasına kol kanat geriyor. Alıp evine getiriyor... Sen ise kendi babanı "ihtiyara bakamam" diye kapıya koymuştun. Ne yatalaktı, ne bir şey... Yaşlıydı sadece... Bir tas sıcak çorbaya ihtiyacı vardı... "Ben ihtiyara bakamam" diye kovarken çok rahattın. Şimdi Rabbim sana yatalak bir ihtiyar gönderdi. Allah kimseyi büyük sözüyle imtihan etmesin... Kimseyi kimsenin eline düşürmesin. Hastalara acil şifalar versin. N.T. - Tekirdağ > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00