Senegalli Ömer'in aracında

A -
A +

Senegal'in Dakar kentinde koskoca pazar yerinde kalakalmıştım. Bize ayrılan sürenin dolduğunu, alışverişe daldığım için fark etmeyince ekip gitmişti. Panik içinde dükkân sahibi Ömer'e sormuştum: -Ne yapacağız Ömer? Bizim gezi kafilesi gitmiş. Ömer bana olan iman kardeşliğinden dolayı kapattı kasayı, çekti kapıyı ve dedi ki: -Hiç korkma. Ben seni onlara götürürüm. Bindik arabasına... Koca pazar meydanında tur atıyoruz. Tren yolu tam ortada ve komedi de tam burada başlıyor... Şimdi karşıdan tren geliyor... Biz onların aksine gidiyoruz. Bakıyorum bizim ekip trende... Beni görsünler diye el sallıyorum... Onlar beni hiç bilmedikleri bir zencinin arabasında hem de aksi istikamete gider halde görünce şaşkına dönüyorlar. Ama Dakar'ın içinde tur atıyoruz arabayla. Onlar trende ben Senegalli Ömer'in arabasında. Grubun başındaki adam kafayı yiyecek neredeyse. Anlayamıyor durumu! Bu zenciler de demek ki dünyayı biraz tersten görüyor. Tren geliyor biz gidiyoruz, bir gidiyoruz tren geliyor. Bir türlü yakalayamadım. Bu arada Dakar'ı epey bir tur ettik. Dedi ki sonunda: -Bu böyle olmaz. Biz limana gidelim onlar gelir. Öyle yaptık. Biz limana vardık, tren de geldi. Grubumuzun şefi, korku öfke telaş her ne kadar karmaşık duygu varsa hepsini birden yaşamış ki yüzü kıpkırmızı halde koşarak bana geliyor. Dedim ki: -Ben iyiyim sakin ol. Beni çekti: -Sen Senegalceyi ne zaman öğrendin? Aslında adamcağız bir Müslüman'ın bir Müslüman'la anlaşmasını anlayamıyordu. Neyse limanda bir lokantaya gittik. Orada yemek getirdiler bize. Adına Provit diyorlar, pembe pembe bir şey. Provit'i o haliyle ilk defa orada gördüm. Meğer bir çeşit kerevit imiş. Garson çocuklara bir selam verdim. Selam bir Müslüman'ın Müslüman olduğunun gerçekten alameti imiş onu orada anladım. Müslüman beyaz gördüklerinde sevinçten ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Dedim ki: -Ben sizin kardeşinizim. Bunu yiyemem. -Ne istiyorsun? -Bunu götürün bana yiyebileceğim bir şey getirin. Az sonra bana bir sofra dizdiler öf öf öf. Kafile kerevit yerken benim önümde pirzolalar.... İki üç kişi ayaklandı. -O niye ayrı yiyor. Biz bunu yiyoruz? Allahtan içlerinden biri araya girdi: -O Müslüman. Provit'i yiyemediği için... Böylece durum yatıştı. Yoksa kazan kaldıracaklardı. Sürpriz bir Senegal gezimde ne çok şey öğrenmiştim. Ama en enteresanı da "Türk" pasaportuna vize verilmeyen o yıllar ki şimdi Başbakanımız sayesinde birçok ülkede artık biz de vizesiz seyahat ediyoruz. Halil Özsoy-Fransa > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.