Sene 1960... Kayınpederimin yaşı 63... Muhterem kayınpederimin un değirmeni varmış. Her gün bu değirmene gidermiş. Bir ramazan ayındalarmış. Ramazanda kahvaltı yapma telaşı olmadığı için kayınvalidem sabah namazından sonra uyur, kayınpederim de giyinip sessizce işe gidermiş. Bayrama bir hafta kala bir gariplik olmuş. Kayınvalidem sabah namazından sonra yine tam uzanmışken kayınpederim seslenmiş: "Kalk Hatun, uyuma. Bugün yiğitlerin, mertlerin günüdür. Bir tencere kabak dolması yap ki gelen giden misafirler yesin. Ama çok yap çok. Kayınvalidem şaşırmış ama kocasının söylediği sözü de hiç noksansız yerine getirmiş. Koca bir tencere kabak dolması yapıp hazır eylemiş. O gün öğle vakti geçip ikindi vakti geldiğinde kayınvalideme acı haber gelmiş. Gelen kara haber yürek parçalar nitelikteymiş. Değirmen suyunun çalıştırdığı ve dönerek buğdayları öğüten iki değirmen taşının arasına bayılarak düşmüş. Biri gelip de onu bulana kadar da parçalandığını haber vermişler. Yapılacak hiçbir şey kalmamış. İnna lillahi ve inna ileyhi raciun. Naaşını gözyaşları içinde alıp eve getirmişler. Cenaze o zamanın imkanlarına göre gerekli prosedür tamamlandıktan sonra yıkanıp kefenlenmiş. Mezara götürülmek için omuzlanmak istenmiş ki o da ne? Tabut bir türlü yerinden kalkmıyor. Güçlü kuvvetli kaç kişi denediyse de yerinden kaldıramıyorlar. Sonra orada bulunan eşimin amcası ki o da Diyarbakır ermişlerinden muhterem bir zattı... Yengesine soruyor: -Yenge, kardeşimin bir vasiyeti mi vardı ki tabutu yerinden kalkmıyor?. Eşimin amcası böyle sorunca kayınvalidemin aklına geliyor. Meğer kayınpederim öldüğünde cenazesinin yasla değil şebiarus duygusuyla düğün eder gibi sevinç içinde kaldırılmasını vasiyet etmiş. Bunun üzerine cenaze düğündeki gibi kuş misali uçarcasına kaldırılıp kabristana götürülüyor. Kabristanda ise başka bir şey yaşanıyor. Mezar kazılırken kayınpederimin damadının ayağına kazmanın sivri ucu geliyor. Ayakkabının üstünden girip altından çıkıyor. Canı çok acıyor. O acıyla "efendim senin kabrini kazıyordum" diyor. Besmele ile kazmayı ayağından çekiyor. Bakıyorlar ki ayağında ne kan var ne acı... Herkes olanlara şaşırıyor, şaşıracak ne varsa. Bu arada kabak dolması ne mi oluyor? O da değirmencinin evdeki imkânlarla hazırlanan yemeği. Cenaze için eve gelen misafirler yiyor. Herkesi evden tok olarak gönderiyorlar. Kayınpederim vefat ettiğinde eşim altı yaşındaymış. Şu an 58 yaşında... Özgür Palabıyık-Edirne -------- Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00