Şimdi evin kedisi bile duyuyor!

A -
A +

stenmeden olmuşum ben!.. Sizin için belki aylarca yolunuz gözlendi... Belki takvimlerden isimlerden isim beğenildi size... Ben ise istenmeden... Yıl 1973... Mayıs ayının güzel mi güzel bir günü... Anadolu'nun küçücük bir köyünde dünyaya gelmişim. Benim için güzel bir gün; ama anacığım ve babacığım için ise en stresli en buhranlı en endişeli bir gün. Neden peki? Neden bunca sıkıntıya, kedere, tasaya sebep? Duyunca şaşıracaksınız siz de... Ben dört kardeşin en küçüğüyüm... Annem babam kırk yaşını aşmışlar... Evli bir oğulları, bir kızları ve birer de torunları varmış. Tahmin ettiniz değil mi bu anlamsız korku ve endişenin sebebini? Neymiş efendim, torun torba sahibi adamın çocuğu mu olurmuş? Kırk yaşından sonra kadın çocuk mu doğururmuş? Gelinini mi kıskanmışmış? Kaynana olduktan sonra yeniden ana mı olunurmuş? Daha neler neler... -Kırk yaşından sonra, milletin diliyle, "kazara" da olsa çocuk mu olur? -Olur tabii... Rabbim verince olur. -E peki el adama ne der? Zaten bizi mahveden birçok olayın arkasında bu "el ne der" endişesi yok mu? Zavallı anam babam hep bu tür düşünceler içinde geceleri kâbus gündüzleri zindan olarak dokuz ayı tamamlamışlar... Dokuz ay dolunca anneciğim üç gün ağrı çekmesine rağmen utancından hastaneye bile gitmek istememiş. Üç günün sonunda baktı ki olmayacak vilayete devlet hastanesine zorla götürmüşler. Doğmuşum... Bir hafta hastanede kaldıktan sonra taburcu etmişler bizi. Ev ile hastane arası araçla iki saat. Bindikleri arabada kayınpederi var, eşi yani babam var. Oğlu var... Haliyle anneciğim yine çok utanıyor. Anlamsız bulmayın. Empati yapıp anlamaya çalışın. Utanıyor işte... O utançtan olsa gerek, beni âdeta bir bohça gibi yapıp dizlerinin üstüne bir bez parçası gibi koymuş. "İnşallah hiç ağlamaz sesini kimse duymaz, ben de rezil olmam" demiş. Rezil etmemişim annemi. Hiç, iki saat boyunca ağlamamışım. Hayret... Zavallı anneciğimin benimle ilgili dokuz aydan sonra en sevindiği gün o gün olmuş... Ah eski kadınlar... Helaliyle, nikâhıyla çocuk sahibi olmada bile edep ve hayâda zirvedeler... Allah'ım ne kadar edep ne kadar hayâ... Ya şimdiki anlayış? Öyle ki hamile kalınınca evin kedisi bile duyuyor. Derken benden üç ay sonra ağabeyimin ikinci bir çocuğu daha gelmiş dünyaya. İlk çocuğu da fazla büyük değil. Daha bir buçuk yaşında. Yani evimizde bir buçuk yaşında ağabeyimin bebeği varken ben doğmuşum. Ben üç aylıkken ağabeyimin bir çocuğu daha doğmuş. Üç çocuk, hepimiz aynı evde. Devamı yarın... > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.