"Hasta bakıcı merdivenlerden yukarı çıkıyor, uykulu hâlde benim de duyabileceğim bir şekilde kendi kendine söyleniyordu..." |
Eşi Samsun'un Bafra ilçesine bağlı bir köyünde öğretmen olduğu için orada yaşayan, doğum sebebiyle Sinop'un Boyabat ilçesine bize gelen kız kardeşim doğum öncesi hastalanmış doğum sürecinde de bir kız çocuğu dünyaya getirmiş ama doğum sonrası komaya girmişti. Doktor ise ellerinden geleni yapmış olduğunu belirtip hastamızı eve götürebileceğimizi söylemişti.
Doktorun bu sözü üzerine hastane binası başımıza çöktü. Sanki kâinat tepemize yıkıldı. Mahvolduk hepimiz... Doktorun elinden bir şey gelmiyorsa bizim elimizden ne gelirdi ki?
Gözyaşları içinde çaresizce alıp eve getirdik kardeşimizi. Üç günlük bebeğinin yetim kalacağına mı ağlayalım, bitkisel hayatta olan kız kardeşimizin durumuna mı? Ölümünü bekliyorduk başucunda...
Hısım akraba, konu komşu herkes "geçmiş olsun" için geliyor hastanın hâlini görünce "vah vah gencecik yaşında, üç günlük bebeği kundakta iken yetim bırakıp gitmesi ne acı" diyorlardı. Her gelen kardeşimin solgun benzine bakıp ağlarken biz her gelenle birlikte yeniden ağlıyorduk.
Bu defa gelen ziyaretçimiz komşumuz Nuri Okur Bey'di. O bize ısrarlı bir şekilde yol gösterdi:
-Ne duruyorsunuz kardeşim? Hastayı derhal Kastamonu Devlet Hastanesi'ne götürün! Allah'tan ümit kesilir mi hiç! Sebeplere yapışın! Ölecekse de orada ölsün. Büyük yerin hâli başkadır.
Komşumuzun kulakları tırmalayan bu sesi, hepimizin aklını başına getirmişti. Acilen bir taksi tutup kardeşimizi Kastamonu Devlet Hastanesi'ne götürdük. Hemen oksijen çadırına aldılar. Gerekli tıbbi müdahale daha geniş imkânlar çerçevesinde yapılıyordu.
Çaresizlik içinde ölümünü beklediğimiz kız kardeşimiz bir iki gün içinde komadan çıktı. Nasıl sevindiğimizi ne ben anlatabilirim ne siz anlayabilirsiniz.
Hastanede yirmi gün kadar tedavi gördükten sonra Rabbimizin izniyle şifa bulan kardeşimiz yürüyerek taburcu oldu.
Aradan yıllar geçti... Çileli bir doğumla dünyaya gelen ve kundakta iken yetim kalacağı için yüreğimizi pâreleyen yeğenimize Mutlu ismini vermiştik. Şimdi o Mutlu da bir çocuk annesi... Nereden nereye değil mi?
Ne demişler: "Hak tecelli eyleyince her işi âsân eder/Halk eder esbabını bir lahzada ihsan eder."
Yusuf Yılmaz-Boyabat