Haberi veren hemşehrisi, kadim dostu Zekeriya Hoca ağlamaklıydı. Necdet gibi bir dost, nerede, nasıl bulunabilirdi. 1959 yılı olmalıydı. Necdet Sevinç herhalde lise iki veya son sınıfta olmalıydı. Zekeriya Hoca, imam olduğu camide bir vaaz veriyor. Bir cuma günü vaazda "faizin haram olduğunu" anlatıyor. O tarihte pek çok ilde olduğu gibi Gaziantep'te de iki banka var. Bir bankanın o dönemdeki müdürü camiye girerken vaazı duyuyor ve geri dönüp Cumhuriyet Savcılığına müracaat ederek: "Hoca laiklik aleyhine konuştu. Örnek olarak da devlete ait bankanın verdiği faizin haram olduğunu anlatıyor" diyor. Cumhuriyet Savcısı derhal emrediyor. Cuma namazı çıkışında Zekeriya Hoca polislerce alınıp götürülüyor. O tarihlerde Gaziantep'te gençlik lideri olan Necdet Sevinç ve arkadaşları: "Bu adam hocamızı haksız yere şikâyet etti. Allah'ın dediği dini hükümlerle laikliğin ne alakası var?" deyip harekete geçiyorlar. Birkaç gün içinde bir plan geliştiriyorlar. Bu müdürün sorumlu olduğu şubede parası olan esnaftan kim varsa ziyaret ediyor ve diyorlar ki: "Biliyorsunuz Hocamızı falan adam şikayet etti. Sizden para pul istemeye gelmedik. Allah için bir ricamız var. Lütfen paranızı onun şubesinden çekin ve yanındaki diğer bankaya yatırın." Niçin diye sorarlarsa da: "Hocamızı şikâyet eden adamın bankasında paramız olsun istemedik" deyin diyorlar. Bir iki gün içinde banka önü kuyruk oluyor. Banka esnafa para bulmakta zorlanıyor. Ziraat Bankasından borç alarak mudilerin parasını ödüyor. Öğleden sonra da o müdür yıldırım telgrafla görevden alınıyor. Müdür soluğu Cumhuriyet Savcılığında alıp yanlış anladığını söyleyip şikayetinden vazgeçiyor. Bu defa Cumhuriyet Savcısı panikliyor. Gaziantepliler gece cezaevini basar da Zekeriya Hocayı kaçırırsa, diye Ankara ile irtibat kurarak, Hocanın Ankara Kapalı Cezaevine naklini istiyor. Zekeriya Hoca bir ay Ankara Ulucanlar Cezaevinde kalıyor. Mahkeme yattığı günleri de hesap ederek bir yıl mahkûmiyetine karar veriyor. İyi hali vs. ile de cezayı tecil ediyor. Ben ise, yüksek lisans tezi için gazeteleri karıştırırken haberlerle karşılaşıyorum ve konudan böylelikle haberdar oluyorum. 1959'da bu organizasyonu yaparak, hocasını kurtaran, Allah'a hakaret eder tarzda yazı yazan öğretmene karşı gelen Necdet Sevinç vefat etti... Hocası elbette ağlayacaktı. Her şeyin menfaate, paraya bağlandığı günümüzde böyle dost bulunabilir miydi? Mekanın Cennet olsun... Dr. Abdülkadir Sezgin Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00