Sizin avukatınız yok mu?

A -
A +

-Efendim benim o firmaya borcum kalmadı, dedim. İcraya verilme falan hapsi doğrudur. Ama sonunda o parayı birkaç taksitte ödedim. -O zaman bu yakalatma kararını kaldırtmanız gerekirdi. Bizim yapabileceğimiz bir şey yok. İşte duanın faydasını orada gördüm. İşte dosdoğru kılınan namazın faydasını orada gördüm. O bana camiden aşina olan polis memuru yol gösterir şekilde yardımcı oldu. Arkadaşından da müsaade isteyerek dedi ki: -Muhterem, senin bir avukatın yok mu? -Şey var? -Birkaç saat içerisinde bu konuyu çözebilir avukatın. O sürede de karakolda bir çayımızı içersin. O öyle söyleyince diğer memur arkadaşları da ses çıkartmadı. Çünkü beden diliyle benim için âdeta kefil olmuştu. Benim avukatım var mıydı? Yoktu altı ay öncesine kadar. Altı ay öncesinde o akla hayale gelmeyen trafik kazası sebebiyle bana çarpıp kaçan kimselerden davacı olmak için bir avukat tutmuştuk. O avukat beni tanıyordu. Dahası benim o davada avukatımdı. Acaba bu konuya da bakar mıydı? Aradım kendisini karakoldan. Allahtan şehir dışında falan değilmiş. Durumumu anlattım. Çok üzüldü: -Yapabileceğim bir şey varsa söyle, dedi. Taksitlerimi ödediğim halde beni hapse göndereceklerini bildirdim. -Sen bu adamlara borcunu ödedin değil mi? -Ödedim avukat bey. -Ne kadar oldu ödeyeli? -İki ay oldu. -Yani iki aydır senin ibranamen gelmemiş karakola öyle mi? -Gelmemiş... -Bunu nasıl yaparlar anlamıyorum, diye öfkeleniyordu avukat bey... Bunu nasıl yaparlar. Bu hakkaniyete sığar mı? Bu insafa sığar mı? Dedim ki: -Efendim aslında bu taksitleri niçin ödeyemediğimi tahmin etmişsinizdir. O da yine trafik kazası sebebiyle altı ay boyunca işe gidemediğim için dükkânımı açamadığım için. Avukat karşı tarafın avukatlarının telefonlarını istedi. Yanımda hiçbir evrak yoktu. Evi aradım. Çocuklar evrakları buldu. Avukat işi bilen biriydi. Çocuklardan her bir bilgiyi ayrı ayrı istedi... Sonra bana dedi ki: -Sen oradaki polislere rica et, bir iki saatte ben bu konuyu çözeceğim. Polislere döndüm: -Efendim, bir iki saatte çözeceğim dedi. Çözülmezse ne yapalım gideriz hapse... O polis memuru da sağ olsun arada bir odaya gelip hem bana "nasıl çözülüyor mu?" diye moral destek oluyordu. Hem de memur arkadaşlarına anlayış için teşekkür ediyordu. Allah'ım hiç beklenmedik bin anda zamanla yarış başlamıştı. Ya "iş olmuyor" denirse, ben ne yapardım? Kaza geçirdiğim için altı ay çalışamamıştım. Şimdi de hapse mi düşecektim? (Devamı yarın) Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.