Sizin yaptığınız ayıp değil mi?

A -
A +

Hatıramı anlatmaya devam ediyorum... Bayramdan sonraki günlerden birindeydi. Akşam evdeyim. Salondan koşar adım mutfağa gelen hanım, dedi ki bana;

 

-Şu salonun penceresinden baksana dışarı. İki adam, bizim evi gözetliyor.

 

Canım sıkıldı. Kalkıp pencerenin kenarından baktım. Hakikaten iki adam oturmuş bizim eve bakıyorlar... Fena kafam bozuldu. Pencereyi açıp bağırdım:

 

- Kardeşim ayıp değil mi? Bir başkasının evi gözetlenir mi?

 

- Kardeşim, seninle alakamız yok.

 

Baktım adamlar hayattan bıkmış vaziyetteler. Balkondan da ayrılmıyorlar. Bir kere daha ikaz edip rahatsız olduğumu söyledim. Yine “seninle alakamız yok kardeşim!” deyince içimi bir merak sardı. Kalkıp, yanlarına gitme ihtiyacı duydum. Hanım her ne kadar “sana bir şey yaparlar gel” dediyse de dinlemeyip gittim.

 

Kapıdan içeri girdim. Sordum adamlara: “Nedir derdiniz kardeşim? Niye bekliyorsunuz bu balkonda?" Adamın biri bana ilerideki apartmanın önündeki kamyonu göstererek dedi ki:

 

- İşte şu apartmanda oturan sahtekâr kaçmaya çalışıyor. Ama hele bir eşyayı yükleyip yola çıksın. Önünü kesip suçüstü yapacağız alçağı...

 

- Niye?

 

- Kardeşim bizi öyle bir dolandırdı ki, hâlâ başımız dolanıyor... Bu ne üçkâğıtçı adammış böyle...

 

Bu arada, bahsettikleri adam aşağı inmişti: "Hah işte bak, şu adam" dediler. Bir de ne göreyim, bu bizim emekli yeni müşterim değil mi? Dondum kaldım. İki adama onunla olan durumumu anlattım. Bana:

 

-Geç kardeşim, onlar hep numara. Bize de aynı taktikle yaklaştı. Önce peşin aldı, bilmem ne yaptı. Derken beni bir arkadaşımdan mal almaya yönlendirdi... Onunla irtibat kurmuş, o ona o ona derken, bizi birbirimize düşürecek şekilde hepimizi dolandırdı bu adam...

 

Düşündüm. Beni de halıcı arkadaştan halı istemeye zorlamıştı. İçime bir sızı düştü. Hemen aşağı inip apartmanın önünden geçiyorken görmüş gibi yanına vardım. Selâm verdim. Aynı kibar hâliyle:

 

- Oooo Mahir Bey, hayırdır bu ne hâl, dedi.

 

Ben de kendisine, niçin taşındığını sordum. Ne dese beğenirsiniz?

 

-Beni dolandırıcı mı sandın Mahir Bey aşkolsun!.. Ben buradayım... Bu kamyona yüklenen eşyalar, bizim büyük oğlanın... Canımıza tak etti artık. Evini ayırıyoruz...

 

Uzak bir semt ismi verdi. Baktım, adam samimi konuşuyor. Yukarı çıkarttı beni. Elinde benden aldığı halı duruyordu. Bir de ranza vardı. Yüzüne karşı bir şey demedim ama içime bir kurt düştü. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.