Ta­mer Baş­ça­vu­şun p­las­tik ib­ri­ği...

A -
A +

Is­tran­ca böl­ge­sin­de, as­ke­rî tat­bi­kat sa­ha­sın­day­dık. Bir ikin­di üze­ri or­ta­lı­ğı toz du­ma­na ka­tan he­li­kop­ter ara­zi­ye in­miş, bir­kaç da­ki­ka içe­ri­sin­de de tü­men ko­mu­ta­nı, he­li­kop­ter­le ka­rar­gâh­tan ha­va­lan­mış­tı. Ara­dan iki da­ki­ka geç­me­miş­ti ki peş pe­şe si­lah se­siy­le ir­kil­dik: - Dan dan!.. Si­lah ses­le­ri, su­bay ast­su­bay­lar için ku­ru­lan sey­yar tu­va­let­le­rin ol­du­ğu ta­raf­tan ge­li­yor­du. He­pi­miz alarm ha­lin­de si­lah­la­rı­mı­za sa­rıl­dık. Ne de ol­sa bir as­ke­rî tat­bi­kat­tı. Bir­lik­le­ri­miz "kır­mı­zı" ve "ma­vi" bir­lik­ler di­ye iki­ye ay­rıl­mış­tı. De­miş­ler­di ki: "Ne ya­pıp edin, kar­şı kuv­vet­le­re esir düş­me­yin!" Ku­lak­la­rı çın­la­sın Bar­ba­ros As­teğ­men ye­rin­den fır­lar­ken baş­ka bir en­di­şe­yi di­le ge­ti­ri­yor­du: -Ko­mu­tan hak­lıy­mış. Bu­ra­sı ka­rar­gâh için gü­ven­li de­ğil­miş. Ku­lak­tan ku­la­ğa ya­yı­lan de­di­ko­du­ya gö­re tü­men ko­mu­ta­nı, ka­rar­gâh mev­ki­ini be­ğen­me­miş­ti. Kur­may he­yet de ka­rar­gâ­hın ye­ri­ni de­ğiş­ti­re­cek­ti. Son­ra­dan an­la­dık ki o söz­ler is­tih­ba­rat ya­nılt­ma­sıy­mış. De­rin bir oh çek­miş­tik. Ama bu si­lah se­si ne­yin ne­siy­di? Çok geç­me­den Ta­mer Baş­ça­vu­şun fer­ya­da ben­zer hay­kı­rı­şı yü­re­ği­mi­zi ağ­zı­mı­za ge­tir­di: -Yan­dım anam yan­dım! Kim yap­tıy­sa çık­sın or­ta­ya! Pe­şin­den iki el si­lah se­si da­ha... De­dik ki: "Ta­mam, Ta­mer Baş­ça­vu­şu kır­mı­zı bir­lik as­ker­le­ri ka­çı­rı­yor." Ta­mer Baş­ça­vu­şun fer­ya­dı yü­rek dağ­lı­yor­du: -Yan­dım anam! Yan­dım! Ta­mer Baş­ça­vuş, ka­rar­gâh bö­lü­ğü­nün en kı­dem­li bö­lük ast­su­ba­yıy­dı. Bi­raz tom­bul­ca, uzun boy­lu ol­ma­yan, ol­duk­ça se­ve­cen, dün­ya tat­lı­sı bir in­san­dı. Bö­lük­te, gö­rev ya­pan her­kes ona hem çok say­gı gös­te­rir hem çok se­ver­di. O da bu sev­gi­ye kar­şı so­rum­lu­lu­ğu­nu ger­çek­ten ye­ri­ne ge­ti­rir­di. Kin ne­dir bil­mez­di. Öf­ke­si de ge­lip ge­çi­ciy­di. Se­sin gel­di­ği ta­ra­fa se­ğir­tir­ken hay­kır­dık: -Ta­mer Baş­ça­vuş! Bir yan­dan da, Ta­mer Baş­ça­vu­şu kar­şı bir­lik­le­re esir kap­tır­dı­ğı­mız­da ala­ca­ğı­mız ce­za­yı dü­şü­nü­yor­duk. Aa­a o da ne öy­le? Ta­mer Baş­ça­vuş sağ elin­de ta­ban­ca, sol elin­de plas­tik bir tes­ti, pan­to­lo­nun ke­me­ri da­ğı­nık. Elin­de si­lah­la ha­va­ya sı­ka­rak bir o ya­na bir bu ya­na de­li gi­bi se­ğir­ti­yor. An­la­mış­tık bir ga­ra­bet ol­du­ğu­nu. Et­raf­ta ne kır­mı­zı bir­lik as­ke­ri var­dı ne de bir esa­ret teh­li­ke­si... Ye­rin­de du­ra­ma­yan Ta­mer Baş­ça­vu­şa sor­duk: -Bir şey mi ol­du Baş­ça­vu­şum? Ne­dir bu pe­ri­şan hal? Yü­zü kıp­kır­mı­zıy­dı. San­ki bir ye­ri ya­nı­yor gi­bi uf­la­yıp kıv­ra­nı­yor­du. Elin­de­ki tes­ti­yi gös­ter­di öf­key­le: -Ba­na bu­nu kim yap­tıy­sa vu­ra­ca­ğım onu... Yan­dım anam... Yan­dım... Biz bir şey an­la­ma­mış hal­de bön bön ba­kın­ca ya­şa­dık­la­rı­nı an­lat­ma­ya baş­la­dı: Me­ğer def-i ha­cet için sey­yar tu­va­let­ler­den bi­ri­ne git­miş. Ta­ha­ret­len­mek için de plas­tik ib­rik­te­ki su­yu kul­lan­mış. Ama bur­nu pek ko­ku al­ma­dı­ğı için ib­rik­te su ye­ri­ne gaz­ya­ğı bu­lun­du­ğu­nu fark ede­me­miş. Bir kez su di­ye kul­lan­dı­ğın­da po­po­su acı bi­ber gi­bi yan­mış. Yan­dık­ça su di­ye gaz­ya­ğı sür­müş, sür­dük­çe da­ha da yan­mış. Der­ken eli­ni bur­nu­na gö­tür­dü­ğün­de bak­mış ki bu su de­ğil gaz­ya­ğı... O an­da, öf­ke­den de­li­ye dön­müş. İçi­ne iş­le­yen yan­ma­nın ver­di­ği sı­zıy­la bir­lik­te apar to­par dı­şa­rı fır­la­mış. Çek­miş ta­ban­ca­sı­nı de­li­ler gi­bi bir o ya­na bir bu ya­na rast­ge­le ateş et­me­ye baş­la­mış. Za­val­lı Ta­mer Baş­ça­vuş, mü­ba­la­ğa­sız iki sa­at acı­dan dört dön­müş­tü. O ib­rik­le­ri han­gi mu­zip ya da han­gi sa­kar as­ker dol­dur­muş­tu bi­li­ne­me­di. Çün­kü ya­şa­nan acı son­ra­sı kim­se çı­kıp da "ben yap­tım" di­ye­mez­di. Ko­nu­yu dal­la­nıp bu­dak­lan­dır­ma­nın da an­la­mı yok­tu. Bö­lük içi ya­pı­lan so­ruş­tur­ma da so­nuç­suz kal­dı. Ta­mer Baş­ça­vuş da bir­kaç sa­at son­ra ger­çek­ten ken­di­ne ya­kı­şan ba­ba­can­lı­ğı ta­kın­dı. Ko­nu­yu "eşek şa­ka­sı" ola­rak ka­bul et­ti. Ger­çek­ten ba­ba adam­dı. Ku­lak­la­rı çın­la­sın, şim­di çok­tan emek­li­ye ay­rıl­mış Baş­ça­vu­şu­ma ve as­ker ar­ka­daş­la­rı­ma say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. Ru­muz: "İz­mir­li ye­dek su­bay"-İz­mir >> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.