Tanıştığım Muğlalı tekstilci

A -
A +

Hızla yanımdan geçen bir araç aynama çarpıp beni de haylice korkuttuktan sonra kayboldu. Mecburen sanayinin yolunu tuttuk. Aynanın dışı sağlamdı. Lastikçinin yanındaki hırdavatçı kardeşler ahbabımızdı. İki sene önce tanışmıştık. O da Osman Ünlü Hoca'nın tiryakisiydi... Karşılarındaki oto camcıda bizim aynayı hallettik. Biraz önceki sıkıntımdan eser kalmamıştı. Biz ne var ne yok muhabbetinde iken biri girdi içeriye. 50 - 55 yaşlarında pardösülü üzeri jilet gibi bir müşteri. Ayakkabılar ayna gibi parlıyor... Saçlar siyah beyaz alacalı - dalgalı; geriye taranmış... İlginç bir tipti: -Usta pas sökücü var mı? -Var efendim. Derken Huzura Doğru'yu işitti radyodan. Kulak kesildi. Meğer o da Osman Hoca'nın meftunu imiş... Oradan tanıştık kendini "on yaşındayım" diye söyleyen bu enteresan Muğlalı tekstilci ile... Meraktan daha önemli şey var mı? Merak etmiştim bu tipi. "Muğla Yatağan'ın bir köyünden Davulcunun oğlu keçi çobanıydım. Şimdi mesleğim tekstil üzerine" diyerek girdi söze... "Çocuklar, ben Osman Ünlü Hoca'ya kavuşmadan önce tam altı firma batırdım. Yedincisini de "acaba hanım nasıl batıracak?" diye uzaktan seyrettim. O da battı. İki evlilik yaptım. Birinde ben terk ettim. Diğerinde hanım beni terk etti. Bir çocuğumun acısını yaşadım. Yedi aylıkken verdim toprağa. Bir oğlum bir kızım var birinci hanımdan. İkinci hanımdan ise bir kızımı bıraktım geride. Çok enteresan biriydi. Dinledikçe merak sarıyordu insanı: "60'a merdiven dayadım ben..." diyordu. Kader 16 yaşında iken İstanbul'a atmış. Tekstil firmalarında işçilik yapmaya başlamış. "Askerliğime Antakya'da başlayıp Gaziantep'te jandarma olarak bitirdim. 23 yaşında asker dönüşü 8 ay sonra ilk şirketimi kurdum. 25'inde kanatlandım. Para su gibi akıyor... Toprağa basmıyorum, sanki havada yürüyorum. Evlendim bir oğlum bir kızım oldu. Lakin 12 Eylül'de battım. Görünüşte buydu sebep Lakin anlıyorum şimdi bizde israf vardı. Kibir vardı... Yıkılışım ondandı... İstanbul'a ilk geldiğim yıllarda Türkiye Gazetesi ile aramızda bir sokak vardı. Belki çalışanlarıyla veya sahipleriyle de arada bir karşılaşmışımdır. Ama her şey nasip meselesi... Tabii o yıllarda beni hiçbir şey ilgilendirmiyordu paradan başka... Cehalet dedikleri böyle bir şey... Varsa yoksa para... Battım ama çeşitli firmalarda çalışıp borçlarımı ödedim. Yine bir şirket kurdum. Çaput imal etmeye başladım. Tutunamayıp yine battım. Bir sene sonra bir ortak bulup üçüncü şirketi kurdum. Bayan kıyafeti üzerineydi... Devamı yarın > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.