"Te be Feyzullah!.."

A -
A +

“Rahmetli Yusuf Aga 'A be kızanlar gelin bakem bura' der ceplerimizi meyveyle doldururdu...”

 

 

 

Bizim Haymana Yeniköy, göz alabildiğince buğday tarlasıdır… Ama traktör römorkunun gölgesinde dinlenirler de kimsenin aklına bu tarlaların kenarına olsun bir ağaç dikmek hatırlarına gelmez!

 

Nereden mi aklıma geldi? Ortaokul yıllarında okula gidip gelirken bahçesinin önünden geçip giderken bize hep meyve veren bir Yusuf Aga vardı. Herkesin sevdiği salih bir kimse idi...

 

Evinin yanından geçerken “A be kızanlar gelin bakem bura…" der ceplerimizi meyveyle doldururdu. O günlerde yediğimiz meyvelerin tadını bugün hâlâ unutamam… Bu Yusuf Aga bizim köye 1953'te gelen Bulgaristan muhacirlerindendi… Civar köylerde de birer ikişer aile yerleşmişlerdi…

 

Bu çalışkan Yusuf Aga bizim köye yerleştiği ilk yıllarda rahmetli babamla muhabbet ederken soruyor kendi konuşma ağzı ile:

 

“Te be Feyzullah, buralarda niye ağaç yoktur be?”

 

Babam:

 

“Bizim buralarda ağaç yetişmez Yusuf Aga” diye cevap veriyor.

 

Diyor ki:

 

"Kim demiş yetişmez be… Ben dikeyim hele bak nasıl yetişir…"

 

Bu Yusuf Aga gidiyor Haymana’ya… İlçe Ziraat Müdürlüğünden şeftali, kayısı, elma, ayva fidanları alıp geliyor… Bahçesine dikiyor…

 

Aradan bir iki sene geçtikten sonra bir gün babam tarlaya giderken karşılaştıklarında önünü kesip gülerek diyor ki:

 

“Te be Feyzullah Efendi… Siz değil miydiniz burada meyve yetişmez diyen… Hele bak şu meyve bahçesine be ya… Bak da gör yeşilliği…”

 

Babam bir bakıyor ki gerçekten bağ bahçe olmuş orası… Yusuf Aga gülerek “size bir tane koklatmayacağım” diyor ama cepleri meyve dolu… Babama ikram ediyor…  Babam da hayranlığını dile getiriyor…

 

Laf lafı açıyor… Bu Yusuf Aga bir gün yine diyor ki babama:

 

-Te be Feyzullah kusura bakmazsan sana bir şey soracağım.

 

-Buyur sor Yusuf Aga.

 

-A be biz Bulgaristan’da Osmanlı geleneklerini yaşar idik… Cuma günü camiye gittiğimizde hutbede hoca Arapça okur ama minberden nasihat etmezdi. Ezanları da müezzin minareye çıkıp okurdu. A be bu nasıl oldu?

 

Babam bunları duyunca hemen Tam İlmihal'i getirip Cuma hutbesi kısmını açıp okuyor. Tabii ki ikisinin de gözleri yaşarıyor. Çünkü okudukları Yusuf Aga'yı doğruluyordu...

 

Bu Yusuf Aga çoluk çocuğu evlendirdikten sonra hemen çevredeki diğer muhacirlerin çoğunun yaptığı gibi Bursa’ya göç etti… Sülale Bursa’da daha çoğunlukta imiş… Orada iken vefat etmişti... Allahü teala rahmet eylesin... Mekânı cennet olsun...

 

            H. Demirbaş-Ankara

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.