Haftada iki gün evlerine temizlik için gidiyordum. Birbirimize çok alışmış, çok güvenmiştik. Bir çocukları olmuştu. Anne baba çalışıyordu. Babaannenin ise bebek bakacak hali yoktu. Dediler ki bana: -Akşama kadar çocuğumuza da sen bak. Düşündüm. Evde küçük çocuğum yoktu. Dedim ki: -Her gün zaten işe gidiyorum. Başka yere değil de hep size gelmiş olurum. Bebeğin beşinci ayında hesapta olmayan bir özel durum için İzmir'e gidilmesi gerekmişti. Kendi özel cipleriyle yola çıkmıştık. Bebeğin babaannesi önde, babası şoför mahallinde ben de bebekle arka koltuktaydım. Ama baba çok yorgundu. Aklımdan geçmedi değil. Bu şekilde yolculuk hepimizi tehlikeye atmak demekti. Ama parası olan insanlara laf söylenmiyor!.. Vakit gece yarısı... Yorgunluktan başım çatlıyor. Bebecik portbebesinde mışıl mışıl uyuyor. Ön koltukta uyuyan babaannenin horultusu ara ara müziği bile bastırıyor. Çocuğun babası Aydın Beyin ise gözleri kapanıyor... Nasıl yorgun... Nasıl zor kullanıyor aracı... Araba hızlı gidiyor... Bildiğim ne kadar dua varsa okuyorum. Allah'ım kazasız belasız, gideceğimiz yere eriştir... Bir ara seslendim: -Aydın Bey, isterseniz bir yarım saat uyuyun. Hiç olmazsa gözlerinizi dinlendirirsiniz. Zoraki bir cevap veriyor: -Vaktimiz yok... -Çok yorgun gözüküyorsun, gözleriniz kapanıyor. -Ben alışığım. Meraklanma... Eh ne yapacaksın... Direksiyonda olan o. Elim mahkûm... Bir müddet daha yol aldık... Ama gözlerim dikiz aynasında Aydın Beyin kapanan gözlerinde... -Aman Allah'ım bu adam uyuyor... Resmen uyuyor!.. Her şey saniyeler içinde gelişti... Bir baktım yoldan karşı şeride kayıyoruz... Karşıdan üzerimize doğru gelen iki kocaman far gözlerimizi alıyor. Ne yapsam bilmem ki? Bu adamı ben nasıl ikaz etsem? Her şey bir anda oldu bitti. Nasıl oldu ben de bilmiyorum. Arka koltuktan öne doğru Aydın Beyi "önüne bak!" diye ikaz etmek isterken gayri ihtiyari yandan öyle bir tokat atmışım ki, adamcağız koltuktan fırladı. O anda da yoldan kaydığını fark etmesiyle direksiyonu sağa kırması bir oldu... Aracı uygun bir yerde sağa çekti. Hepimizin yüreği güm güm atıyor... Sinirlerim boşaldı ağlamaya başladım... Aydın Bey şaşkın halde... Bana diyor ki: -Senin o tokadını ömrüm boyunca unutmayacağım. Seni hep minnetle anacağım. Eğer o tokat olmasaydı şimdi biz yaşamıyor olacaktık... Aradan yıllar geçti. O bebek şimdi 8. sınıfta. Aydın Bey ise kimi zaman mahcup yüzüme bakıp "tokat atan ellerin dert görmesin" der. Allah cümleyi kazadan beladan korusun... Rumuz: "Anılar"-Ankara > Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00