Üçüncü reçetem ana duasıydı

A -
A +

Önce tövbe istiğfar ettim. Aklıma gelen fikri uyguladım. Mesele ilm-i siyasetmiş!.. Acil servis kayıt bürosundan kendimi iyi hissetmediğimi söyleyip bir muayene fişi aldım... Acil servisten girerken güvenlik amiriyle göz göze geldik. Fişi gösterip daldım içeri. Âdeta buz kesildi. Sonra birden hareketlenip beni de geçerek önümdeki kalabalık doktor grubunun içine karıştı. Beni işaret ederek bir şeyler söyledi. Pes yani... Bu muydu vazife aşkı? Haset miydi, inat mıydı? Doktorlara ne anlattıysa birisi, hilebaz bir hastaya gelir gibi bana yöneldi. İçimden "eyvah" dedim. Yaklaşıp sordu: -Sen misin hasta olan? -Evet. -Neyin var? -Galiba tansiyonum yüksek. -Nereden biliyorsun? -Kendimi iyi hissetmiyorum. Merhametsiz bakışlarla uzak köşe odaya geçmemi söyledi. Koridordan geçerken kapı aralığından annemi gördüm. Elhamdülillah uyuyordu... Geçtim odadaki bir sedyeye uzandım. İçim biraz rahatlamıştı. O doktor geldi. Tansiyonuma hoyratça bakarken mırıldanıyordu: "Nelerle uğraşıyoruz bugün yahu!" Bendenizde çıt yok. Yalnızca dua ediyorum. O belki de tansiyon normal çıkınca beni azarlamak için sabırsızlanıyordu. Ama tansiyonum 18 çıkmıştı. Dilaltı verdiler. Sonra belli aralıklarla iki defa daha ölçüldü. İlaca rağmen düşmüyor yükseliyordu. Benim ilacım annemdi, doktor bunu ne bilsin? Şaşkınlığı artan doktor "ne oluyor yoksa bu tansiyon aleti bozuk mu?" diye mırıldandı. Beni talimatla yoğun bakım odasına sevk ettiler. Güya sağlam bir tansiyon cihazı olan bir bölümdü. Odada bulunan sekiz hasta yatağından sadece biri boştu. O yatak ise anneciğimin hemen yanı başındaydı. Sübhanallah!.. Elhamdülillah!.. Oraya uzandım. Tansiyon gene yüksek çıkınca cihazın bozuk olmadığı anlaşılmış oldu. Ve aklanmıştım. Yarım saat daha dinlenmemi, tekrar bakacaklarını söyleyip yanımdan ayrıldılar. Kaldık mı anamla baş başa... Güzel anam... Yavaşça yerimden indim, yanına sokuldum. Ana işte!.. Misk kokulu anam... En güzel sözlere layık, merhametleri kitaplara sığmayıp taşan analar... Nice söylenmiş güzel sözlere layık analar... Evet, anamın kanatlarının altındaydım artık. Yanına iyice sokulup uyandırdım. Bakıştık. Sarıldık. Hasret giderdik... Bu bana öyle iyi gelmişti ki... Sanki dünya ve ahiret saadetine ermiş gibi. Kokladım... Annemin teni misk gibi kokuyordu... Çünkü biliyordum ki "Cennet anaların ayakları altında" idi... Yarım saat sonra geldiler. Ölçtüler... Tansiyonum yeniden on ikiydi... Şimdi bir reçete daha vardı elimde... O da anne duası... Rumuz: H.E.-İzmir

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.